| Eğer bunlardan şikayet ederse kolayca, onu terk ettiğimize onu inandırabiliriz. | Open Subtitles | إذا تذمرت على الاطلاق يمكننا تهديدها بكل سهولة بـ التخلي عنها |
| Jo geri ödeme yapamayan insanların kayıtlarını kolayca elde etti. | Open Subtitles | حصل جو بكل سهولة على سجلات الناس الذين لايستطيعون الدفع |
| Fakat hanımefendi, kolaylıkla özgür kalabilirsiniz. Bunu her zaman biliyordunuz. | Open Subtitles | ولكن سّيدتى,أنتِ تعلمين أنكِ يمكنكِ أن تصيري حرة بكل سهولة |
| Ve yaşamın ilk 6 ayında gördüğümüz şey, bu iki grubun birbirinden kolaylıkla ayrıldığı. | TED | وما نراه في الستة أشهر الأولى من الحياة هو أن هاتين المجموعتين يمكن عزلهم عن بعض بكل سهولة. |
| O kadar kolay aşık oluyorsun ki, karıştırmam çok doğal. | Open Subtitles | تبدو وكأنك تعشق بكل سهولة لذا من الطبيعي أن أكون مشوشة |
| Google SketchUp gibi yazılımlar kullanarak bu ürünleri çok kolay bir şekilde sıfırdan oluşturabilirsiniz. | TED | يمكنك استخدام البرامج مثل جوجل إسكتش أب لصنع منتجات من البداية بكل سهولة |
| İyi hissettirir. Hatta biraz genişlettiğimizde, özgürce nefes alabilirim ve bu çok Basit hissi verir. | TED | شعور رائع. أو حتى حرية بشكل موسع تجعلك تقول: آه أستطيع التنفس بحرية بكل سهولة |
| Onca şeyden sonra onu nasıl kolayca geri kabul edebilirsin? | Open Subtitles | بعد كل شيء ، كيف يمكنك بكل سهولة ان ترجعيه؟ |
| kolayca kara delik similasyon resmiyle bizim her gün dünyadan aldığımız resim arasındaki farkı söyleyebiliriz. | TED | يمكننا بكل سهولة أن نميز بين صور محاكاة الثقب الأسود والصور التي نلتقطها يوميًا هنا على الأرض. |
| Dolayısıyla, burada gözünüzle kolayca görebileceğiniz birkaç bin galaksi var. | TED | لذا هناك حوالي ألفي مجرة يمكنكم رؤيتها بكل سهولة بعيونكم هنا. |
| Bu evi kolayca temelinden yıkabilir. | Open Subtitles | بإمكانه هدّ هذا المنزل من أساساته بكل سهولة |
| Ama sen şu uzun ceketi çıkartsaydın, ben seni aşağıya doğru kolayca koşturabilirdim. | Open Subtitles | ولكن اذا اردت ان تترجل عن طويل القامة والغير مصقول, يمكنني أن انزلك بكل سهولة |
| Eğer hapishanedelerse, onları kolayca buluruz. | Open Subtitles | سوف نجدهم بكل سهولة إذا كانو موجودين في أحد السجون. |
| Şimdi, bu korkuları kolaylıkla farklı bir şekilde isimlendirebiliriz. | TED | ألان بإستطاعتنا بكل سهولة أن نسمي هذه المخاوف بأسماء مختلفة |
| Tercihlerimizle ilgili endişemiz olduğunda bazen kolaylıkla tercih gücümüzü teperiz | TED | والحال أنه عندما نقلق كثيرًا حيال خياراتنا نضيع قوة الخيار خاصتنا بكل سهولة |
| Ve göreceğiniz şu ki, çok düşük rütbedeki cadaloz kolaylıkla kemiğini yüksek rütbeli bir erkekten koruyabilir. | TED | وما سوف تجده أن كلبة من الرتبة الدنيا جداً جداً ستستطيع بكل سهولة إبعاد عظمة عن ذكر من رتبة عليا. |
| Takımlarını o kadar kolay keser ki, hissetmezsin bile. | Open Subtitles | سوف آقطع لك قضيبك بكل سهولة, باكلد ستشعر به. |
| Bir arabayı düz kontakla çalıştırmanın ne kadar kolay olduğunu o gün öğrendim. | Open Subtitles | كان هذا اليوم الذي تعلمتُ منه كيف أربطُ اسلاك السيارات بكل سهولة |
| Onu vurabileceğim kadar kolay bir şekilde boynunu kırabilirim hepsi gösteri işte. | Open Subtitles | مع انى من الممكن ان اكسر رقبته بكل سهولة مثل ان اطلق النار عليه |
| Evet. McLeod kasabadan çok kolay ayrılmamıza izin verdi. | Open Subtitles | نعم ، ماكلويد يريدنا مغادرة البلدة بكل سهولة |
| Anlatıcı: Bayrak o kadar Basit olmalı ki bir çocuk onu ezberden çizebilmeli. | TED | القارئ: لابد أن يكون العلم بسيطاً حتى أن طفلاً يستطيع تذكر رسمه بكل سهولة |
| Kalçalarına 100 üzerinden not versen rahatlıkla 94 alır. | Open Subtitles | التي إذا أردت أن تقيم مؤخرتها من 100 درجة لأخذت بكل سهولة 94 درجة |