| Bir süredir buralardasın jack, ne kadar kalmayı planlıyorsun? | Open Subtitles | جيك , وكنت في المدينة لبعض الوقت , الى متى هل تعتزم البقاء هنا؟ |
| Bunu ne zaman yapmayı planlıyorsun? | Open Subtitles | ومتى تعتزم القيام بذلك؟ |
| Sanirim niyeti hepimizi hesap sorulabilir hale getirmek. | Open Subtitles | أعتقد أنها تعتزم تحميلنا جميعًا المسؤولية |
| Ne yazık ki, Martinel Güvenlik onu Afganistan görevi için 48 saat içinde yeniden atamaya niyetli. | Open Subtitles | وللأسف، فإن شركة (مارتنيل الأمنية)تعتزم تعبئته إلى أفغانستان خلال 48 ساعة |
| Herhangi geliriniz var mı, ya da bir işe girmek niyetinde misiniz? | Open Subtitles | ألديك أي نوع من الدخل أو وظيفة تعتزم الالتحاق بها؟ |
| Bunları, yaşlandığı zaman yapmayı planlıyor. | Open Subtitles | تعتزم القيام بما سبق حين تغدو مسنّة |
| Şimdi, benim üzüntüm... ulusal kongre uzay istasyonu Prometheus'u iptal etmeye niyetleniyor. | Open Subtitles | الآن, انه من الحزين ان افهم... أن مؤتمر الأمم تعتزم إلغاء محطة الفضاء بروميثيوس. |
| Bekle, bu çocuğu balon çocuk* gibi uçurmayı mı planlıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتزم جعله يطير؟ |
| Bunu nasıl yapmayı planlıyorsun? | Open Subtitles | وكيف تعتزم تحقيق ذلك بالضبط؟ |
| Bu şehri nasıl bulmayı planlıyorsun? | Open Subtitles | كيف تعتزم إيجاد هذه المدينة؟ |
| - Kendin mi işlemeyi planlıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتزم تحميضه بنفسك؟ |
| Eve'in Hollywood'a gitmeye niyeti yok. | Open Subtitles | "إيف" لا تعتزم الذهاب الى هوليوود. |
| Gerçek anlamda kendini öldürme gibi bir niyeti yok yani. | Open Subtitles | أنّها لمْ تعتزم قط الإنتحار. |
| Park Üniversitesi'nin niyeti kampüsün dışına çıkmadan, öğrencilerin alışveriş yapıp yemek yiyebileceği ve hatta sinemaya gidebileceği şehir içinde bir şehir amaçlamaktadır yazıyor. | Open Subtitles | تكتب... "تعتزم بارك لتكون مدينة داخل مدينة. " يمكن للطالب تسوق، تناول الطعام، وحتى الذهاب الى السينما |
| Bir planımız vardı ama Bayan Florrick, olumsuzluğun üstüne çıkmaya niyetli. | Open Subtitles | لدينا خطة ؛ و لكن السيدة ..فلوريك) تعتزم بالصعود) |
| Tutmaya niyetli olduğun. | Open Subtitles | وعد تعتزم الوفاء به |
| Kael tahtı almaya niyetli. | Open Subtitles | (كايل) تعتزم اغتصاب العرش. |
| Ama onu suçlamak niyetinde değilsiniz. | Open Subtitles | لكنّك لا تعتزم توجيه الإتهامات له. |
| "Güven"'in kaybedilecek milyonlarca Jaffa hayatını göz ardı ederek Goa'uld'a karşı büyük ölçekli bir kimyasal saldırıya başlamak niyetinde olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن " تراست " تعتزم إطلاق هجوم كيميائي كامل ضد الجوائولد بدون أي مراعات لحياة ملايين الجافا التي يمكن ان نخسرها بهذا النهج |
| Onun beni öldürüşünü izlemek niyetinde misin? | Open Subtitles | هل تعتزم مشاهدته يقتلني؟ |
| Bana anlatmayı planlıyor muydun? | Open Subtitles | هل كنت تعتزم إخباري بأي شيء؟ |
| Diane, Kalinda yaptığını itiraf etmeye niyetleniyor, ama şey için bir yol bulmaya çalışıyoruz sana zarar vermemek için. | Open Subtitles | ديان، تعتزم كاليندا ل تأتي نظيفة عن ما فعلته، ولكن كنا نحاول ايجاد وسيلة لا... لا يضر بك. |
| Kilisende bazı yenilikler planladığını duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنّك تعتزم إجراء بعض التجديدات |