Sinirlerindeki hasar yüzünden karınız göremez veya hiçbir şey hissedemez. | Open Subtitles | بسبب تلف أعصابها زوجتك لا ترى ولا تشعر بأي شيء |
Acil Hematokrit Testi pıhtılaşmış genişleyen atardamar etrafında büyük hasar tespit etti. | Open Subtitles | الآشعة المقطعية بالطوارئ أظهرت تلف بالغ ، حول الأوعية الدموية تحولت لجلطة |
50.000'de organların acı çekmeye başlayacak ve dokusal hasar alacaksın. | Open Subtitles | عند طاقة 50,000 ستبدأ أجهزتكِ بالمعاناة من تلف في الأنسجة |
Sanırım burada hasarlı kameradan başka bir konumuz daha var. | Open Subtitles | أتساءل عما علينا التكلم عنه هنا عدا عن تلف الكاميرا |
Savaş için olan parayı beyin hasarını iyileştirmek için çalıyorsun. | Open Subtitles | أنت تسرق أموالاً مخصصة للحرب لعلاج تلف الدماغ |
Holün ışığı yine bozulmuş. Halleder misin? | Open Subtitles | مصباح الرواق تلف ثانية هل يمكن أن تصلحه؟ |
Özür dilerim doktor. Kısaca Bay Balboa, beyniniz zarar görmüş. | Open Subtitles | ببسطاة يا سيد بالبوا،أنت تعانى من تلف فى المخ |
beyinde hasar oluşmasını engellemenin tek yolu vücut ısısını düşürmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لمنع تلف المخ هي بتخفيض درجة حرارة الجسم |
Şok kan akışını azaltır, beyinde ya da organlarda hasar oluşturur. | Open Subtitles | الصدمة تضعف من جريان الدماء وتؤدي الى تلف الدماغ أو الاعضاء |
Hem sinirsel bir hasar ihtimaline karşı hem de gömleğime kan bulaştırmanı istemem. | Open Subtitles | الى حد ما بسبب خطورة تلف الأعصاب وايضاً لا أريد دماء على قميصي |
Aksi takdirde, o küçük kız artık o küçük kız gibi görünmeyecekti ve bu da en az fotoğrafın hasar görmüş olması kadar trajikti. | TED | وإلا فإن تلك الفتاة الصغيرة لن تبدو مثل تلك الفتاة الصغيرة بعد الآن، وذلك كان بالتأكيد بقدر مأساوية تلف الصورة. |
İşte bir model. Bu modellerde, katil ve seri katil olanlarda, baktığım her beynin orbital korteksinde hasar vardı, ki o da gözlerin hemen üstünde, göz çukurlarında ve şakakların iç kısmında bulunur. | TED | الفكرة هي أن هؤلاء الناس، كل واحد منهم نظرت اليه، من الذين كانوا قتلة، وكان قاتلاً متسلسلاً، لديه تلف في القشرة المدارية. التي تقع أعلى العين بالضبط، المدارات. وأيضاً الجزء الداخلي من الصدغ. |
Kurtarma ekibi gelip kurtarıldığında beyninde hiç hasar yoktu. | TED | وعندما وصل رجال الإنقاذ أنعشوه ولم يكن هناك أي تلف في دماغه |
Mideleri bulanıyor ama kalıcı bir hasar yok. | Open Subtitles | لقد أصيبوا بالغثيان لكن لا يوجد تلف دائم |
- hasar yok, Kaptan. Yaralı yok, Doktor. | Open Subtitles | ،لا يوجد تسجيل تلف يا كابتن لم تقع إصابات يا دكتور |
Tam olarak canlı sayılmazdı, beyninde ağır hasar vardı. | Open Subtitles | ليس على قيد الحياة تماماً , كان لديه تلف حاد في الدماغ |
hasarlı beyinleri onarabileceğimiz günler benim kanaatimce sandığımızdan daha yakın. | TED | وأعتقد أن اليوم الذي سنكون قادرين فيه على معالجة تلف الدماغ هو أقرب مما نعتقد. |
Makine hasarını onarmak bir haftayı, belki de 10 günü bulacak efendim. | Open Subtitles | إنها ستستغرق أسبوعا ربما 10 أيام مع جميع التوقفات ـ لإصلاح تلف المحرك يا سيدي ـ أسبوع؟ |
Rölelerden biri bozulmuş olabilir. | Open Subtitles | انا لا اعرف. ربما واحدة من المبدلات تلف |
Beyni zarar görmüş bir bebek 3 milyon ederdi. | Open Subtitles | قرار حول تلف دماغي يكون حوالى 3 مليون دولار |
P.S. gibi yarımekansal ihmal hastaları genelde bu ağın belirli bir kısmında hasara sahiptirler. | TED | إنّ المرضى الذين يعانون من إهمال حيزي نصفي، مثل بي.إس، عادة ما يكون لديهم تلف في جزء معين من هذه الشبكة. |
Birden hepsi üzerime boşalıverdi ve elbise mahvoldu. | Open Subtitles | وسكبته فوق ثوبي، و هكذا قد تلف |
Kafatasına giren mermiyle oluşan hidrostatik şok beyin hasarına yol açabilirdi. | Open Subtitles | إن الصدمة الإستاتيكية لإصطدام الرصاصة بالجمجمة كانت كفيلة بإحداث تلف بالمخ. |
Gördüğünüz gibi, kas bozulmasına dair bir işaret yok. | Open Subtitles | كما تعلمين , لم تكن هناك أي إشارة على تلف عضلة. |
Yani muhtemelen annesinde ya da kendisine yakın bir kadında beyin hasarı var. | Open Subtitles | إذاً على الارجح أمه أو امرأة أخرى قريبة منه عانت من تلف الدماغ |
Ama atardamar yırtılmaları ya da derialtında damar hasarları bulamadım. | Open Subtitles | الذي لم أجده تمزق شرياني أو تلف وعائي ضمني |