"تنتظر" - ترجمة من عربي إلى تركي

• bekliyorsun
• beklemek
• bekle
• bekleme
• bekliyordu
• bekleyebilir
• bekliyordun
• bekliyorsunuz
• beklemeni
• beklerken
• beklemelisin
• beklemen
• beklettiğim
• beklediğini
• bekledin

Son anda bir şey bekliyorsun, seni uzaklaştıracak herhangi bir şey.
.. فى تلك اللحظة النهائية ,تنتظر لشيء لأى شيء ليأخذك بعيداً

Ona rağmen fikrini söylemeden duramıyorsun ve herkesin kabul etmesini bekliyorsun.
و مع ذلك تدلي برأيك و تنتظر أن يقبله الجميع كحقيقه

Ancak dünya tür olarak bizim tükenişimizi beklemek zorunda mı?
ولكن هل على الأرض أن تنتظر حتى انقراضنا كجنس بشري؟

Bir saat kadar bekle, fakat iyi haber ise, gezegenin kurtulmasına yardım ediyorsun, ayrıca elektrik bedava. Hiçbir şey ödemiyorsun.
صحيح أنك تنتظر ساعة، لكن الخبر السار أنك تنقذ الكوكب وبالمناسبة، الكهرباء مجانية ولا تدفع شيئاً مقابلها.

Burada mesaj, önemsediğin şeyi ölç, değişimi yönet ve bir asır daha bekleme.
لذا العبرة هنا هي، قس ما تهتم لأمره وقد التغيير، ولا تنتظر مئة سنة.

Bundan sevinç duyacaktır. Zaten bu günleri bekliyordu. Nasıl gidiyor millet?
هي ستكون سعيدة جدا وكانت تنتظر هذا اليوم كيف تجري الامور؟

- Camlar bekleyebilir! - Tam da yoğun olduğum dönem bu.
ـ النوافذ يُمكن أن تنتظر ـ أنظرى ، إنه موسمى المشغول

Yeterince zamanın var, ama son dakikaya kadar bekliyorsun.
لديك متسع من الوقت لكنك تنتظر حتى اللحظة الأخيرة

Rudolf amcanın ölümünü akbabalar gibi bekliyorsun!
بينما انت تنتظر مثل النسر سقوط عمك رودولف ميتا

Ne bekliyorsun, rençper çocuk? Sağır mısın?
أعني ، ماذا تنتظر يا فتي المزرعة ، هل أنت أصم؟

Vayhue, Em City'e transfer için bekliyorsun.
فايهو, أنت تنتظر هُنا لنقلك إلى مدينة إم

Neden her sene alışveriş için Noel arifesini bekliyorsun?
لماذا تنتظر دوماً حلول عيد الميلاد لتتسوق ؟

Hakkmda iyi konusmak için neden bir röportaj bekliyorsun?
لماذا بحق الجحيم تنتظر مقابلة لتقول أشياء جميلة عنّي؟

Uyuşturucu dolu bir kutu prezervatif için beklemek nasıl bir duygu?
كيف تشعر عندما تنتظر وسيطاً ثم ترضى بواقيات جنسية محشوّة بالمخدرات؟

Peki, ee, burada bekle. Bay Greene meşgul mu bakayım.
حسنا سوف تنتظر هنا و سأرى اذا كان مستر جرين مشغولا

Olmasını bekleme. Hatta olmasını dahi ümit etme.
لا تنتظر حصول الأحداث و لا حتى تعجل بحصولها

Bu arada, Orokana endişeyle Fugōri'nin dönüşünü bekliyordu, uçağı tamamen yakıtla dolu ve gitmeye hazır.
في أثناء ذلك تنتظر اوروكانا عودة فوجوري في ترقب، طائرتها مملوءة بالوقود ومستعدة للإقلاع.

- Evet. - Seninle geriye döneceğiz. O zamana kadar bekleyebilir miyiz?
سنرافقك في ما بعد هل يمكنك أن تنتظر حتى ذلك الوقت؟

Yani bunca zaman, gizli bir sesin, hayatında ne yapman gerektiğini söylemesini bekliyordun.
إذاً، طوال هذا الوقت، إنّك تنتظر الصوت الغامض ليخبرك ما الذي تفعله بحياتك.

Yani tarif basittir: İpek çözeltisini alıyorsunuz, boşaltıyorsunuz ve... ...proteinin toplanmasını bekliyorsunuz.
وهكذا فإن الوصفة بسيطة: تأخذ محلول الحرير، تصبه، ثم تنتظر البروتينات لتتجمع ذاتيا.

Ben de sana biraz beklemeni söyledim ama sen topukladığın gibi gittin.
و أخبرتك أن تنتظر, ولكنك رحلت لتذهب لمكان لا يعلمه إلا الله

Benim üzerimdeki etkilerini görmek için beklerken Dorothy L. Sayer'ın dramatik hikayesini izleyin.
بينما انت تنتظر لترى التأثير المحتمل علىّ يمكنك ان تشاهد احدى قصصنا الدرامية.

Kronometreyi beklemelisin, bu şekilde kazancın oldukça düşük olduğunu anlarsın.
يجب أن تنتظر لينطلق المنبه وتعلم أن الكسب قليل كفاية

Ailesi teslim etmezse evde yangın çıkarana kadar beklemen gerekir.
فعليك ان تنتظر حتى يؤذى شخص ما هذا لسوء الحظ

Elimde seninle ilgili her an polise verilmek üzere beklettiğim koca bir hard disk dolusu dosya olduğunu unutma.
لا تنسى ان معى ملفاتك على قرص صلب تحتوي على كل المعلومات تنتظر حتى يذهب به احد الى الشرطة

Doğru adamı beklediğini söylerdi. Onunla tanıştığı an bunu bileceğini söylerdi.
قالت بأنها كانت تنتظر الرجل المناسب قالت بأنها ستعرفه عندما تقابله

Açıklamak için onun sinir krizi geçirmesini mi bekledin?
انت تنتظر بأن تنهار بالكامل قبل ان تقول اي شيء؟