| O kızla beraber kozmetik okuluna gittim ve o berbattı. | Open Subtitles | ذَهبتُ إلى كلية التجميل مَع تلك الفتاة و كَانتْ فظيعةَ. |
| Bu yüzden ben de bugün Doğu Proctor'daki bara gittim orada iki şeyden emin oldum: | Open Subtitles | لذا ذَهبتُ إلى الحانةِ في المنطقة الشرقيِة اليوم :حيث أُقتنعتُ بشيئينِ |
| Piyanist olarak turnelere gittim. | Open Subtitles | حَسناً، ذَهبتُ لجولةِ الحفلة الموسيقيةِ كعازفة بيانو. |
| Bir kaç hafta önce Wallace olayı hakkında onu görmeye gitmiştim. | Open Subtitles | قبل أسابيع قَليلة ذَهبتُ لرؤيتها حول حالةِ والاس. |
| Vic Tanny'ye ilk gittiğimde özellikle tartıldım, ki bunu normalde yapıyorlar, ve 69 kilo geldim. | Open Subtitles | بشكل مُحدّد، اليوم ذَهبتُ إلى فيك تاني، تَقدّمتُ المِقياسَ، ك هم عادة يَعملونَ، لتَدقيقك في، |
| Kliniğe gittim ve donmuş sperm aldım. | Open Subtitles | ذَهبتُ إلى العيادةِ وإشترى بَعْض الحيمنِ المجمّدِ. |
| Siz dün gece bu adamın resimleri için deli oluyordunuz, ben de bugün nereden aldıklarını öğrenmek için restorana gittim. | Open Subtitles | أنت رجال كَانوا يَهتاجونَ حول هذه الصورِ ليلة أمس، لذا ذَهبتُ إلى المطعمِ للإكتِشاف أين حَصلوا على لهم. |
| - Bu hafta çok kötüydü. Dünya peynirlerinden almak için peynir dükkânına gittim. | Open Subtitles | سيئَ جداً هذا الإسبوعِ عندما ذَهبتُ إلى دكانِ الجبنَ |
| Sonra ritüel odasına gittim. Herşeyin fotoğrafını çekiyordu. | Open Subtitles | ثمّ ذَهبتُ إلى غرفةِ الطقوسِ، كَانَ بيُصوّرُ كُلّ شيء. |
| Hafif kızarmış, çavdar ekmeğinde iki etli sandviçle ona gittim. | Open Subtitles | ذَهبتُ إليه بسندويتشي لحمِ بقر مملَّح، محمّصقليلاً. |
| Sonra otelden dışarı koştum ve babamın yanına gittim. | Open Subtitles | وأنا رَكضتُ خارج الفندقِ، وأنا ذَهبتُ إلى أَبِّي. |
| Sadece ona, artık koro çocuğu olmak istemediğimi söylemeye gittim. | Open Subtitles | أنا فقط ذَهبتُ لإخْباره أنا لَمْ أُردْ لِكي يَكُونَ خادمَ مذبح أكثر. |
| Evet. Oraya gittim. Martha'ya ve Chuck'a da gittim. | Open Subtitles | نعم،لقد ذَهبتُ إلى السّيدِ مكاي ذَهبتُ إلى مارثا وإلى تشوك وفيرا، |
| Yanına gittim. İki küçük kız vardı. Güvendeydiler. | Open Subtitles | ذَهبتُ إلى البيت, كان عندها بنتان صغيرتان, إّنهم بأمان |
| Üç dönem hukuk okuluna gittim. | Open Subtitles | نعم، ذَهبتُ إليه كلية حقوق لثلاثة فصول دراسية. |
| Ben fabrikaya parasızlıktan çalışmaya gittim. | Open Subtitles | ذَهبتُ إلى المزرعةِ لا للمالَ بل للدِراسَة فقط |
| Bu sabah kütüphaneye gittim Ve bunu buldum.Bak. | Open Subtitles | زائد ذَهبتُ إلى المكتبةِ هذا الصباحِ وأنا وَجدتُ هذا. النظرة. |
| Ah, şey, ben bu okula gitmiştim ve ara sıra uğrayıp kampüsü incelemek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أوه، حَسناً، ذَهبتُ إلى المدرسةِ هنا أنت تعرف أنني أحب العودة إلي هنا بين الحين والاخر واتفقد الحرم الجامعي |
| Dört yıl kadar önce doğum günü partisine oraya gitmiştim. Sanki Lipton Çorba eve çıkarma yapmış gibiydi. | Open Subtitles | ذَهبتُ إلى بيتِه لل4 سَنَواتِ الماضية عيد ميلاده، وأنا أَعْرفُ ذلك الغريبِ الكانت رائحتهِ. |
| Vic Tanny'ye ilk gittiğimde özellikle tartıldım, ki bunu normalde yapıyorlar, ve 69 kilo geldim. | Open Subtitles | بشكل مُحدّد، اليوم ذَهبتُ إلى فيك تاني، تَقدّمتُ المِقياسَ، ك هم عادة يَعملونَ، لتَدقيقك في، |
| Gidip en iyi yaptığım şeyi yapayım. | Open Subtitles | ذَهبتُ وفَعلتُ ما بمقدوري |
| Öğleden sonra görmeye gittiğim kadın. | Open Subtitles | الإمرأة التي ذَهبتُ لرؤيتها بعد ظهر اليوم. |
| Aslında, ben fakülteye gitmedim. | Open Subtitles | في الحقيقة، أنا مَا ذَهبتُ إلى الكليَّةِ. |