| Bu sırrı saklamak için rüşvet aldı. Ya da tehdit edildi. | Open Subtitles | الطبيب الجيد قد تم رشوته لإبقاء الأمر سرّا، أو تمّ تهديده. |
| Ve insanların üniversite kontratları ve futbol biletleri ile rüşvet aldıkları ortaya çıkar. | Open Subtitles | و سيظهر كل شخص تمت رشوته للعلن بخصوص عقود الجامعة و تذاكر المُباريات. |
| Biliyorum. Ama rüşvet imanıza dair delili olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أعرف، أعرف لكنه الأن يقول أنه أثبت انك رشوته |
| Onu satın alamayacaklarını bildikleri için ne yapsınlar? | Open Subtitles | وعرفوا أنهم لن يستطيعوا رشوته فماذا يفعلون ؟ |
| Dünyada senden başka satın alınabilecek biri yok mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد بأنك الوحيد الذي تتم رشوته في العالم؟ |
| Kayıp on bin. Gece kulübünü teftiş etmemesi için parayı ona ödedin. | Open Subtitles | أنتَ رشوته بـ10 آلاف لتتخطّى تفتيش الملهى |
| Arkadaşın koça rüşvet olarak iki adamıyla çalıntı televizyon seti göndermiş. | Open Subtitles | أصدقائك أرسلوا إليه جهاز تلفاز مسروق لكي يحاولوا رشوته |
| sizin son cinayet davanızda sessiz kalması için ona rüşvet verdiniz. | Open Subtitles | الذي رشوته للصمت في المحاكمة الماضية لجريمة القتل |
| Son cinayet davanızda sessiz kalması için ona rüşvet verdiniz. | Open Subtitles | الذي رشوته كي يصمت في محاكمة القتل الماضية |
| Tahmin edeyim. Bu basketbol fenomenine rüşvet verdiğini inkar ettiğinde oldu. | Open Subtitles | دعني أحزر هذه حين أنكر رشوته للاعبنا المشهور |
| Hayır, Kharun'lu yetkililere rüşvet vermesiyle başlardım. | Open Subtitles | كلا، سأبدأ بالحديث عن رشوته المسؤولين الكارونيين |
| Benden ayrılması için ona rüşvet verdikten sonrasını mı kast ediyorsun? | Open Subtitles | تقصدين بعد أن حاولت رشوته ليتركني في حال سبيلي؟ |
| Ben onları yüz ve olanları rüşvet hangi belirleyecektir. | Open Subtitles | سوف أواجههم وسأحدد من هو الذي قد تمت رشوته |
| Atalarından kalan arazilerini size devretmiyordu, siz de değersiz ziynet ve likörlerle ona rüşvet verdiniz ve sonra da kafasına bir silah dayadınız. | Open Subtitles | لم يوقع على أراضي أجداده لقد رشوته بالحلي والخمور ثم وضعت المسدس في وجهه |
| rüşvet verilecek ya da kolayca dikkati dağıtılacak bir tip değil. | Open Subtitles | ليس النوع الي يُمكن رشوته ولا تشتيته بسهولة |
| rüşvet verilmiş biri gibi davranıyorsunuz, öyle değilse diğer taraf için çantada kekliksiniz. | Open Subtitles | قصدن أنك تصرفت كشخص تمت رشوته أو تم الدفع للجانب الأخر |
| En sonunda ben de o soruyu kendime sordum ve bizi başından savmak için rüşvet almış olabileceği sonucuna vardım. | Open Subtitles | لقد سألت نفسي نفس السؤال واستخلصت أنه ربما تمت رشوته ليُضللنا |
| Kamp şerifi yarım kutu domuz pastırmasına... satın alınabilir. | Open Subtitles | ومأمور المخيم يمكن أن تتم رشوته بنصف علبة من دهن لحم الخنزير |
| Raymond'ın onu satın almada hiçbir sorun çekmediğine eminim. | Open Subtitles | أنا واثق أن رايموند لم يجد صعوبة في رشوته. |
| Rodrigo, Palo'nun kimleri satın aldığını bilmiyorum. | Open Subtitles | رودريجو انا لا اعلم من تتم رشوته من قبل بابلو |
| Kayıp on bin. Gece kulübünü teftiş etmemesi için parayı ona ödedin. | Open Subtitles | أنتَ رشوته بـ10 آلاف لتتخطّى تفتيش الملهى. |
| Bu tarihlerin dikkatsizce sabırsız adam tarafından rüşveti aldıktan sonra kaçmak için karalandığına inanıyorum. | Open Subtitles | .اعتقد انه هذه التواريخ دونت بسرعه وبشكل مهمل .من قبل رجل متلهف لأخذ رشوته والهرب |