| geçer şimdi, yatınca artıyor ağrı. | Open Subtitles | سيزول الألم الآن فالألم يزداد عندما أرقد |
| Eğer ilaçları bırakırsa kendi kendine geçer. Doğum kontrol ilaçlarının buna sebep olduğuna dair hiç kanıtın yok. | Open Subtitles | إن توقفت عن تناول الحبوب سيزول الورم وحده |
| Belki evet. Seni teslim edince birkaç kötü gece geçireceğim, ama bu geçecek. | Open Subtitles | ربما , وسأعيش عدة ايام اعانى العذاب لتسليمك للشرطة, ولكنه سيزول, |
| Sizin için iyi haber, felç iki dakika sonra geçecek. | Open Subtitles | لدينا لكم أخبار جيدة وأخبار سيئة الجيدة هي أن الشلل المؤقت سيزول عنكم في خلال دقيقتين |
| Tek yapman gereken durmamı dilemek. Ve acı geçip gidecek. | Open Subtitles | ما عليكِ إلّا أنْ تتمنّي أنْ أتوقّف و سيزول الألم |
| Belki bir sonraki çağrıda,belki yarın, bu his çekip gider... | Open Subtitles | من الممكن النداء القادم , من الممكن غدا الاحساس سيزول سريعا |
| Ama sinirsel yolların geliştikçe acın dinecek. | Open Subtitles | لكن سيزول الألم بعد تكييف المسارات العصبية. |
| Ona bunların hepsinin geçeceğini söylemek isterdim, fakat ona yalan söylemek istemiyorum. | Open Subtitles | رغبت كثيرا ان اخبرها بأن كل ذلك سيزول لكني لم اريد أن أكذب عليها. |
| Yok edilmez bir kumaş dikmek için. Paranoya birazdan geçer. | Open Subtitles | ليس هناك ضرر هائل جراء تلك الإشعاعات سيزول الإرتياب في أيّ لحظة |
| Hadi durma, Kaptan. Mürekkebin etkisi yakında geçer. | Open Subtitles | اشرع في العمل أيّها القبطان فحبر الحبّار سيزول مفعوله قريباً |
| Üzgünüm, cildinizde döküntü yapabilir. Bir iki güne geçer. | Open Subtitles | آسف، ربّما سينتج عن ذلك طفح جلدي لكنه سيزول خلال يوم |
| Üzgünüm. Deride döküntüye yol açar. Bir gün içinde geçer. | Open Subtitles | آسف، ربّما سينتج عن ذلك طفح جلدي لكنه سيزول خلال يوم |
| Acı çekiyor tabii ama geçecek elbet. | Open Subtitles | يؤلمه قليلا ولكن الالم سيزول مع مرور الوقت |
| Uyuşturucu etkisi geçecek ve biz de onun, buradan çıkma isteğine tanıklık edeceğiz. | Open Subtitles | تأثير المخدر سيزول .. ونحن سنكون بينها وبين ان تخرج لتحصل على المزيد من المخدرات |
| Ama oyunu bitirirsek, bunların hepsi geçecek. | Open Subtitles | إذا أنهينا اللعبة سيزول كل هذا |
| Sezon yakında bitecek ve o kendi arazisine evli bir adam olarak ...gidecek ve sen onu tekrar görmek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | لسبب سيزول وسيعود لمقاطعته رجل متزوج ولن يتوجب عليك رؤيته ثانيةً. |
| Tüm bunalr yarın çözülürse, ve birden iki devlet olursa, ve insanlar barış içinde yaşarsa, bin Ladin defolup gider mi? | Open Subtitles | لو كانت ستصلح الامور فجاة وسيكون هنالك ولايتان وعاش الناس بسلام هل سيزول بن لادن ؟ |
| Evinin ortasında bir mezar var! Tatlım, o uğraşmayı bıraksa bile acın dinecek mi sanki? | Open Subtitles | عزيزتي، أتظنين أنّك إن كتمت الأمر بداخلك سيزول الألم؟ |
| Katil, ketaminin etkisinin geçeceğini biliyor, bu yüzden hızlı hareket ediyor. | Open Subtitles | المجرم يعرف ان الكيتامين سيزول تأثيره لذا عليه ان يتصرف |
| Ama bunların hepsi yarın sona erecek, tabii bana katili getirmezseniz. | Open Subtitles | لكن كل هذا سيزول غدا ماعدا لو جلبتم لي مطلق النار |
| Ancak Hasat törenleri başarısız olduğundan yakında büyüleri sonsuza dek yok olacak. | Open Subtitles | رغم ذلك، طالما فشل حصادهن، فإنّ سحرهن سيزول للأبد قريبًا. |
| Bu duygunun altında ezilmekten korkmuyorum. Çok yakında geçecektir. | Open Subtitles | انا لست خائفا من ان اقهر من هذا الاحساس سيزول عما قريب. |
| Faydalar risklerden çok daha fazla ve paralitik bir saatte etkisini kaybeder, tamam mı? | Open Subtitles | الفوائد تفوق المساوئ و سيزول الشلل بعد ساعة حسناً؟ |
| - Kendisi şu anda öfkeli bir noktada fakat bu öfke dinecektir. | Open Subtitles | إنه في موضع إنجيلي الآن ولكن غضبه هذا سيزول |