| En azından bir telafisi olur ama beni kandırıp buraya getiren de sensin. | Open Subtitles | على الأقل يمكن أن يكون في هذا بعض التعويض. لكنك خدعتني هناك أيضا. |
| Pekâlâ, söylediğim bir şeyden olduğu ihtimalini En azından eleyebilirim. | Open Subtitles | حسناً، على الأقل يمكن أن أستثني شيئاً قلته |
| Sunum için bir raporum yok. En azından bu şekilde takım olarak kabiliyoruz. | Open Subtitles | ليس لديّ حالة أقدّمها على الأقل يمكن أن نستمر في العمل معاً كفريق واحد |
| En azından çiçek boyayabilirim veya tohum ekebilirim. | Open Subtitles | أنا أراهن على الأقل يمكن أن ترسم بعض الزهور أو النباتات بعض نجز برعم. |
| Nörosarkoidoz olabilir. En azından tedavi edilebilir. | Open Subtitles | قد يكون الساركوئيد العصبي على الأقل يمكن علاجه |
| En azından son anlarını sevdiğin bir şeyi yaparak geçirmiş olursun. | Open Subtitles | على الأقل يمكن أن تقضي لحظاتك الأخيرة تفعل شيئاً يمكنك الإستمتاع به |
| En azından doktoruma karşı dürüst davranabiliyordum. | Open Subtitles | على الأقل يمكن أن أكون على طبيعتي عندما أكون مع طبيبي.. |
| En azından kadından özür dilemiş olurdun. | Open Subtitles | على الأقل يمكن أن تقدم لها الأعتذار الشخصي |
| En azından bir iki kişinin canı bağışlanamaz mı? | Open Subtitles | هل هناك واحد أو اثنان على الأقل يمكن تركهم؟ |
| En azından ailesi, önemli bir şey uğruna öldüğünü bilerek rahatlayabilir. | Open Subtitles | على الأقل يمكن لعائلته أن ترتاح بمعرفته أن مات من أجل شيء هام |
| En azından ailesi, önemli bir şey uğruna öldüğünü bilerek rahatlayabilir. | Open Subtitles | على الأقل يمكن لعائلته أن ترتاح بمعرفته أن مات من أجل شيء هام |
| Ama En azından bundan bir şeyler çıkartabilir ve... | Open Subtitles | ولكن على الأقل يمكن ان افعل شيءً يستحق... |
| En azından artık öpüşebiliriz. | Open Subtitles | على الأقل يمكن أن نقبل بعضنا الآن |
| Ama En azından bundan bir şeyler çıkartabilir ve... | Open Subtitles | ولكن على الأقل يمكن ان افعل شيءً يستحق... |
| (Gülüşmeler) Evet, En azından şimdi ortalığı süpürmek mümkün. | TED | (ضحك) نعم، على الأقل يمكن الآن أن ننظف بالمكنسة |
| En azından onunla konuşabilirsiniz. | Open Subtitles | حسنا... على الأقل يمكن أن تتكلم معها |
| En azından yapabileceğin üstüne bir baş koymaktır. | Open Subtitles | على الأقل يمكن أن تضع رأسك عليها . |
| Çocuklar, çok şeker yiyorsunuz ama En azından Homer kahvaltıda doğal bir greyfurt yiyor. | Open Subtitles | أنتما تأكلان الكثير من السكريات ولكن على الأقل يمكن لـ(هومر) أن يأكل "جريب فروت" صحي |
| "Dakikası 3 sente" "En azından aramalara cevap verir" | Open Subtitles | ... على الأقل يمكن أن ترد على إتصالاتها |
| En azından Baal'ın ölmesiyle biraz rahat edebiliriz. | Open Subtitles | على الأقل يمكن أن نستريح قليلاً لعلمنا أن (باال) قد مات |