Ayrıca senden bıktım. Ve bir randevum var. Evine git. | Open Subtitles | وكذلك لقد سئمت منك انا على موعد, فاذهب لبيتك |
Eğer Trudy insanlarla, bitkilerle geçirdiği zaman kadar zaman geçirse, belki de gerçek bir insanlar Bir randevuya çıkabilir. | Open Subtitles | إذا قضت ترودي مع الناس نفس الوقت الذي تقضيه مع نباتاتها ربما ستحصل على موعد مع رجل حقيقي بين الحين والآخر |
Bir randevuda ondan bahsetmek biraz acayip geliyor. | Open Subtitles | انها مجرد قليلا غريب نتحدث عنها على موعد. |
Ve ona da bir randevu ayarlabilirsen belki seni dudaklarından öpebilir. | Open Subtitles | ..و إن استطعتي الحصول على موعد لها قد يقبلك على الشفاه |
Karımla buluşacağım. Onu etkilemeliyim. | Open Subtitles | أنا على موعد مع زوجتي للغداء أريد أن أبهرها |
Ji Hoo hyungnim ile randevun var, değil mi? | Open Subtitles | وأنت تسير إلى الذهاب على موعد مع hyungnim هوو جي ، صحيح؟ |
Genç "Aquise" Öğretmeni ile bir randevusu var. | Open Subtitles | حصل على موعد مع معلّمة التمرينات المائية الشابة. |
Yarın akşama randevu ayarladım. | Open Subtitles | حسنا، تحدثنا قليلا وحصلت على موعد ليلة الغد |
- Biriyle randevun mu var? | Open Subtitles | هل انتي هل انتي على موعد لا انه انه العمل |
Olabilir ama bu ikisi bir randevu için buraya gelmemişler. | Open Subtitles | اشرب الجعة واغازل فتاة ربما ولكنني لا اظن ان هذان كانا على موعد |
Bu gece bir randevum var. | Open Subtitles | و انني على موعد متأخر هذه الليلة لذا فانني ساخرج |
Çünkü senin bir randevun olması benim bir randevum olmaması kadar ender görülen bir durum. | Open Subtitles | لأنّ حصولك على موعد نادر بقدر عدم حصولي على موعد. |
Ancak seninle tekrar bir araya gelmek de isterim, hatta belki sonunda ağzı yüzü dağılmış kardeşimle ilgilenmemizi gerektirmeyecek Bir randevuya çıkmak. | Open Subtitles | لكنني في الحقيقة اود ان نعود معا مرة اخرى ربما نحصل على .. موعد غرامي لا ينتهي بنا |
Sonunda Bir randevuya çıktın. | Open Subtitles | مضى وقت طويل منذ أن حظيت على موعد. إنه ليس-- |
İlk randevuda iki kişilik uçuş mu? | Open Subtitles | راشيل: جنبا إلى جنب تحلق على موعد الأول؟ |
Bay Flagg çok ilgilendi ve bir randevu alıp alamayacağını bilmek istiyor. | Open Subtitles | السيد فلاج مهتم جداً. وبود معرفة ما إذا كان بوسعه الحصول على موعد. |
Şey, ben... Aslında ben biriyle buluşacağım burada. | Open Subtitles | حسنًا ، كنت على موعد مع أحدٍ هنا |
Sakin ol, altın çocuk. Onunla yarın randevun var. | Open Subtitles | اهدأ, لقد حصلت على موعد غدا. |
Ben evde yokken eşimi rahatsız etmek için, üstelik birden fazla kez evime geldiğinde onun randevusu var mıydı? | Open Subtitles | هل حصل على موعد عندما قدم لمنزلي لمضايقة زوجتي وأنا غائب؟ أكثر من مرة واحدة |
Tamam. Sperm bankasında yarın saat 3:00'te bir randevu ayarladım. | Open Subtitles | حسناً لقد حصلت على موعد بنك النطف غداً في الساعه الثالثة |