| yapmak zorunda değilsin. Sen bana sadece biraz numune ver. | Open Subtitles | ليس عليك أن تفعل أى شىء فقط أحضر لى عينة |
| - Tabii. İçine sinmeyen hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | بالطبع، ليس عليك أن تفعل أي شيء لستَ مرتاحا حياله |
| Bunları yapmalısın. Böyle bir şey yapmalısın. Anladın mı Bay Palyaço? | Open Subtitles | عليك أن تفعل شيء مثل هذا فهمت قصدي, يا سيدي المهرج؟ |
| Hiçbir şey yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تأتي إلى التكريم ليس عليك أن تفعل أي شيء لا تريده |
| Kazanmak için herşeyi yapman gerek. Biliyorsun, ne olursa olsun. | Open Subtitles | عليك أن تفعل كل شيء ممكن لتحقيق الفوز أنت تعرف، مهما كان |
| Ama eğer o boynuzlu balina senin için bu kadar önemliyse bir şeyler yapman lazım. | Open Subtitles | لكن إذا كان حوت القطب الشمالي ذلك يعني الكثير لك يجب عليك أن تفعل شيئاً |
| Kötü hafızana birşey yapman gerekiyor, ahbap. | Open Subtitles | عليك أن تفعل شيئا ًحيال تلك الذكريات المعيبة التي بداخلك يا صديقي |
| Onların sana söylediği her şeyi yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | تعرف، ليس عليك أن تفعل دائماً ما يقولونه لك |
| Bunu yapmak zorunda değilsin Senin sempatine ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لم يكن عليك أن تفعل هذا لست محتاجاً لعطفك ليس عطفاً |
| Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليك أن تفعل هذا من أجلي أعلم أنك قلت أنك ستقدم لي خدمة |
| Ve artık her işe yaramaz çiftin yapmak zorunda olduğu şeyi yapacaksın: | Open Subtitles | و الآن عليك أن تفعل كل ما يفعلوا المتواعدين أهجره |
| Bunu yapmak zorunda değilsin Harry, kendini çok fazla... | Open Subtitles | ليس عليك أن تفعل هاذا هاري ليس عليك أن تدفع نفسك إلى الكابل |
| Ama arkadaşın olarak, bence yapmalısın. Bu senin zafer anın. | Open Subtitles | وكصديقك، أقول إن عليك أن تفعل ذلك، هذه لحظة مجدك |
| Bence bu güzel şiirlerle alakalı gerçekten bir şeyler yapmalısın. | Open Subtitles | أعتقد حقاً بأن عليك أن تفعل شيئاً بهذه الأشعار الجميلة |
| Ama para istiyorsan bir zamanlar bilge bir adamın söylediğini yapmalısın: | Open Subtitles | ولكن إذا كنت تريد المال، يجب عليك أن تفعل ما الرجل الحكيم قال ذات مرة: |
| İyi biri olmak için bunu yapmana gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تفعل هذا لتكون إنساناً جيداً |
| - Hiçbir şey yapmana gerek yok. İstersen bunların hepsi bir gün senin olabilir, onu göstermek istedim sana. | Open Subtitles | لا شيء، ليس عليك أن تفعل شيئا، أريد أن أريك ما سيكون لك يوما ما إن أردته |
| Bir şeyler yapabilirim. Bir şeyler yapman gerek. | Open Subtitles | يمكنني أن أفعل شيئا عليك أن تفعل شيئا |
| Diane firmada adı olan bir ortak gibi davranıyor, senin de öyle yapman lazım. | Open Subtitles | ديان تتصرف كما لو أي شريكٌ آخر سوف يفعل كما يجب عليك أن تفعل |
| Bunu sana yaptığım için üzgünüm ama incelemeyi tek başına yapman gerekiyor. | Open Subtitles | آسف لفعل هذا بك لكن سيجب عليك أن تفعل هذا بمفردك |
| Tek Yapman gereken içeri girip, oturup işini yapmaktı. | Open Subtitles | كان هذا ما عليك أن تفعل تدخل، تجلس و تقوم بعملك |
| Ahbap, hayatın çok üzücü, adamım. Randevuya çık, bir şeyler yap yani. | Open Subtitles | حياتك تعيسة يا رجل، عليك أن تفعل شيئاً مثل الخروج مع إحداهن |
| Zararını ödeyene kadar, senden istediği her şeyi yapacaksın. | Open Subtitles | وحتى يتم سداد الديون عليك أن تفعل ما يأمرك به |
| Fakat sonunda, kim olduğunu ve ne yapman gerektiğini açıkça göreceksin. | Open Subtitles | ولكن في النهاية , سيتضح لك لمن ولماذا وماذا ينبغي عليك أن تفعل |
| Ah, hayır, beni gücendirmek için çok daha iyisini yapmalısınız. | Open Subtitles | لا , عليك أن تفعل أكثر من هذا لكي تهينيني |
| Hollandalı bir hatunla farklı bir şekilde mi yapman gerekir? | Open Subtitles | هل يتوجب عليك أن تفعل ذلك بشكل مختلف بالنسبة للفتيات الهولنديات؟ |
| Bunun için fazladan birşeyler yapmanıza gerek yok.Tek bir problem yaşamadan birlikte olabilirsiniz. | Open Subtitles | ليس عليك أن تفعل أي شيء حيال ذلك. تبقيان معاً دون مشكلة. |
| Yoksa Yapman gerekeni yaparsın, ben de aynısını yaparım. | Open Subtitles | ،ما عدا ذلك، عليك أن تفعل ما تريد وسوف أقوم بالمثل |
| Burada biraz olsun samimiyet kurmak için ne yapmanız gerek? | Open Subtitles | ماذا عليك أن تفعل لكى تحصل على بعض الألفة هنا؟ |