| Son zamanlarda düşünüyordum ve artık seni gerçek bir randevuya çıkarmamın vakti geldi. | Open Subtitles | لقد كنتُ أفكر ملياً ، وأعتقد أنه حان الوقت لأخذك في موعد حقيقي |
| bir randevuya falan gittiğimde sana ne yapman gerektiğini söylerim. | Open Subtitles | سأخبرك بالطريقة لتتمكني من إعدادها لنفسك في حال إذا ما كنتُ بالخارج في موعد أو ما شابه |
| En son ne zaman sinemaya ya da biriyle buluşmaya gitti, ha? | Open Subtitles | متى ذهبة لمشاهدة فيلم آخر مرة أو خرجت في موعد , إيه؟ |
| Sizinle hiçbir zaman iki çift olarak dışarı çıkamayacağız ama. | Open Subtitles | هذا لايعني أنه لانستطيع أن نخرج في موعد مزدوج معكما |
| Tanrı aşkına, adam senden randevu istiyor. | Open Subtitles | بحق الله، إنه يحاول سؤالكِ للخروج في موعد |
| Belki biraz ama benim önümde ona çıkma teklif etti. | Open Subtitles | ربما قليلاً ولكن هو طلب منها الخروج في موعد أمامي |
| O da Randevuda. Gelirken onu da getirecek bence. - Bert! | Open Subtitles | لدينا احتفال هنا وهي في موعد غرامي أظن أنها ستقوم بجلبه |
| Ve bir şeyler inşa eden kişi olmayacağımı düşününce belki de biz... gerçek bir randevuya çıkabiliriz. | Open Subtitles | , حتى لا تكون صفتي هي مجرد المتعهد . . ربما يمكننا أن نخرج معاً في موعد غرامي |
| Ciddi bir ilişki şöyle dursun, bir randevuya çıkmayı bile hayal edemez oldum. | Open Subtitles | انني لا استطيع حتى تخيل نفسي في موعد ناهيك عن علاقه حقيقيه |
| Şu esrarın etkisi geçince gerçek seni arayıp, doğru düzgün bir randevuya çıkarmama ve benim için her daim ne kadar önemli olduğunu söylememe ne dersin? | Open Subtitles | بعد أن أنتهي من حالة التحشيش الغبية هذه ما رأيك بأن أتصل بشخصيتكِ الحقيقية وأخرج معكِ في موعد مناسب |
| Özellikle son zamanlarda biriyle çıkıyorum, ve sonra kendimi onu düşünürken buluyorum. | Open Subtitles | خاصة لأنني مؤخراً سأخرج في موعد ، و بعدها سأكون أفكر فيه |
| 50 yaşında ve biriyle çıkacağı zaman altına bez bağlamak zorunda. | Open Subtitles | في ال50 من العمر، وعليها إرتداء حفّاظات بالغين لتخرج في موعد. |
| Bu arada geçen hafta... ona çok benzeyen biriyle dışarı çıktım. | Open Subtitles | بالرغم من أنني الأسبوع الماضي خرجت في موعد مع أحد يشبهه |
| İki ay önce dışarı çıktığınız ve sana hiç mesaj atmadığı için mi? | Open Subtitles | لإنك ذهبت في موعد غرامي منذ شهرين وهي لم تراسلك ابدا ؟ نعم |
| Yarın akşam nasıl? Normal bir randevu olsun? | Open Subtitles | ماذا عن ليلة باكر، سأصطحبكِ في موعد غرامي حقيقي؟ |
| Eğer senin yerinde olsaydım ona çıkma teklif ederdim. Ne? | Open Subtitles | حسناً ، إن كنت مكاناً كنت لسألتها للخروج في موعد |
| Bob ve Trudy, Trudy lisede okurken bir kör Randevuda tanıştılar. | TED | التقى بوب بتيدي في موعد غرامي حينما كانت لا تزال في الثانوية. |
| Neden kararı ona bırakmıyoruz ki? İkimiz de onunla birer kez daha çıkacağız. | Open Subtitles | لمَ لا نتركها هي تقرر، سيخرج كل واحد منا معها في موعد واحد بعد |
| Bu gece normal bir bir adamla normal bir buluşma yaşamalısın. | Open Subtitles | أتعلم , يجب أن تخرك الليلة في موعد طبيعي , مع شاب طبيعي |
| Dinle, eğer onula çıkmak isteseydim, gider kendim teklif ederdim. | Open Subtitles | لو أردت أن أخرج في موعد معه لكنت سألته بنفسي |
| Bu kızla bir kez çıktın ve şimdiden odana gizlice giriyor dolabına seksi fotoğraflarını koyuyor pratikte ailesine düğün kilisesinde yer ayırtmasını söylemiş gibi. | Open Subtitles | خرجت في موعد واحد مع هذه الفتاة و تسللت إلى داخل غرفتك ووضعت صورها المثيرة في خزانتك |
| Bir seferinde herifin biriyle çıkmıştım daha aperatifleri söylemeden konuşacak hiçbir şeyimiz kalmamıştı. | Open Subtitles | هناك مرة خرجت في موعد مع شاب وإنتهينا من المواضيع للناقشها قبل وصول المقبلات، |
| Bana çıkma teklifi mi ediyorsun tatlı, küçük, işçi Bob? | Open Subtitles | هل تطلب مني الخروج في موعد ياعامل البناء الوسيم ؟ |
| - Bence beraber bir yerlere gitmeliyiz. - Ne, biz mi? | Open Subtitles | ـ اعتقد انه يجب ان نخرج في موعد ـ ماذا، نحن؟ |