| bu kutuya hakkında üçten fazla şikâyet gelen herkes seminere gelmek zorunda. | Open Subtitles | أي أحد سيحصل علي ثلاثة شكاوي في هذا الصندوق سيتوجب عليه الحضور |
| Elimde bir sipariş var ve yapmak istediğim şey kırmızı, yeşil ve maviyi bu kutuya koymak. | TED | لدي طلبية هنا وما أريده هو أن أضع الأحمر والأخضر والأزرق في هذا الصندوق هنا. |
| Galiba hayatının büyük bölümünü Bu kutuda geçirdi. | Open Subtitles | قضى معظم عمره في هذا الصندوق على ما أعتقد |
| Bana Bu kutuda ne olduğunu söylemedin. | Open Subtitles | تعلمي ، لم تخبريني أبدا ماذا كان في هذا الصندوق. |
| Işık rengini soldurduğu için bu kutunun içinde tutmak zorundayız. | Open Subtitles | علينا أن نبقيها في هذا الصندوق لأن الضوء قد يبهتها |
| Tamam. Birkaç gün sonra görüşürüz. Ne var o kutuda? | Open Subtitles | أراك خلال عدة أيام ماذا يوجد في هذا الصندوق ؟ |
| Belgelerimi bu teneke kutuda saklarım. | Open Subtitles | أحتفظ بأوراقي في هذا الصندوق |
| Onları gördüğünüz bu kutuya koymamız gerekiyor, ve tabi ki şarj etmemiz lazım. | TED | علينا أن نضعها في هذا الصندوق الذي ترونه هنا، وعلينا أن نشغلها. |
| Parayı zarfa koymuştum, zarfı da bu kutuya, Ve hepsi gitmiş. | Open Subtitles | أنا أضع المال في مظروف ، أضع المظروف في هذا الصندوق والآن لا يوجد شيئ |
| bu kutuya bakıyordum da çıplak oyuncak bebeklere. | Open Subtitles | أنا فقط أنظر في هذا الصندوق لدمى باربي العارية |
| bu kutuya koyacağız. Kalemler küçük bir tatile çıkacak. | Open Subtitles | توضع في هذا الصندوق وتأخذ عطلة من كونها أقلام. |
| Bu kutuda yaklaşık 45 yavru kedi var, ve sanırım bu yavru kedilerden birinin az önce yavru kedileri oldu. | Open Subtitles | هناك، حوالي، 45 قطة في هذا الصندوق وأظن أن أحد هذه القطط ولدت قطط |
| Bana ihtiyacın olursa, Bu kutuda yaşıyor olacağım. | Open Subtitles | لذا إذا إحتجتَ لي فسأكون ساكن في هذا الصندوق |
| Bu kutuda, yarınki "Anneler Günü 5000" yarışı için gizli silahım var. | Open Subtitles | في هذا الصندوق سلاحي السري من أجل سباق جري 5 كيلو في عيد الأم غداً |
| Babama yapılan komployla ilgili her şey Bu kutuda. | Open Subtitles | بما أنك لن تذهب إلى أي مكان في أي وقت قريب. كل شيء حول مؤامرة والدي. إنه في هذا الصندوق. |
| Kesinlikle bu kutunun içinde, TV'siz kaldık. | Open Subtitles | بالتأكيد أنا محبوس في هذا الصندوق بلا تلفاز |
| Bütün hayatım bu kutunun içinde. Kargoya vermek için çok değerlidir. | Open Subtitles | الشيئ الموجود في هذا الصندوق انه ثمين جداً |
| Benim o kutuda uyumamı istiyor ama kötü davrandığımı düşündüğü zamanlarda dışarıda uyumamı ister. | Open Subtitles | تجعلني أنام في هذا الصندوق. لكن أحياناً عندما تعتقد اني كنت سيئه، تجلني أنام في الخارج. |
| Bayım, o kutuda uyuşturucu var mı? | Open Subtitles | سيدي ، هل هناك مخدرات في هذا الصندوق ؟ |
| Belgelerimi bu teneke kutuda saklarım. | Open Subtitles | أحتفظ بأوراقي في هذا الصندوق |
| Yani insanlar sana karşı kötü davranırlarsa bütün korkularını ve kuşkularını bu kutunun içine koy sonra da kilitle. | Open Subtitles | لذا عندما يقسو الناس عليك خذ كل مخاوفك وشكوكك وضعهم هنا في هذا الصندوق |
| Sahip olduğum her şey o kutunun içinde. | Open Subtitles | جميع ما أملكه في هذا الصندوق قبعة، بعض معكرونة رامن وبطارية سيارة؟ |
| İyilikle dolusun ve bahse girerim, şu kutunun içinde her ne varsa, sana aynısını söyleyecektir. | Open Subtitles | هناك جزء طيب منك و انا متاكدة أنه مهما كان في هذا الصندوق فانه سيخبرك بمثل ما أقوله |
| İddiaya varım onunla ilgili en önemli şeyler bu kutunun içindedir! | Open Subtitles | أراهن أن أهم أشياءه في العالم موجودة في هذا الصندوق |