| David Palmer'la yaptığı konuşmanın sureti olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت أنّه نص محادثة هاتفية أجرتها مع دايفيد بالمر |
| Bayan evin ona ait olduğunu söyledi, ona ihtiyacı varmış. | Open Subtitles | السيدة قالت أنّه لها ، وأنّها في حاجة إليه |
| - Çırpılmış yumurta bu. Kadın bana çırpılmış yumurtayla yumurtanın beyazının aynı şey olduğunu söyledi. | Open Subtitles | إنّه بيض صناعي المرأة قالت أنّه نفس الشيء |
| Bir şeylerin küçük dünyası mıydı neydi öyle bir şey demişti... | Open Subtitles | قالت أنّه شيء مصغّر لأيّ كان، أنا... |
| O demişti ki-- | Open Subtitles | .. لقد قالت أنّه كي |
| İyi de sadece uzun süreli kullanımda zararlı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حسناً، قالت أنّه يُسبّب ضرراً عند الإستخدام لمدى طويل. أمّا أنتما فقد فقمتما بإستخدامه لمرّة واحدة. |
| Onun örnek bir hasta olduğunu söyledi. Sessizmiş. Onun bir çeşit genetikçi olduğunu düşünüyorlarmış. | Open Subtitles | قالت أنّه كان مريض مثالي هادئ، ظنوا أنّه متخصص بالوراثة |
| Yapması gereken önemli bir şey olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ذلك لمْ يكن من طبيعتها. قالت أنّه كان لديها شيء مُهمّ لتفعله. |
| Oğlunun kaldığı yerin şehir dışında bir motel olduğunu söyledi. | Open Subtitles | فندق خارج المدينة هي قالت أنّه عنوان اِبنها |
| Biraz sinirli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت أنّه كان عندكِ جرأة كبيرة. |
| Evet, tesis gibi bir yer olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أجل، قالت أنّه كان مُجمّعاً ما. |
| Kendi karısı, onun saldırgan ve dengesiz olduğunu söyledi. | Open Subtitles | زوجته قالت أنّه عنيف وغير مستقرّ. |
| Tele marketçiler olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت أنّه كان مُسوّق عبر الهاتف. |
| - Bize bunu Kara mı yaptı? - Kaza olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ــ "كارا" هي من فَعَلَت ذلك بِنا ــ لقد قالت أنّه كان حادثاً غير مقصود |
| Connie aradı, bir süre gizlenmem gerektiğini, şerifin peşimde olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ، (اتصلت (كوني ، و قالت أنّه يجدر بي أن أتخفّى لفترة . لأنّ المأمور على أعقابي |
| Sonra bu sabah da dışarıda olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ثم هذا الصباح، قالت أنّه خرج، |
| Jo zorunlu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حقًّا؟ حسنٌ، يتحتّم أن نذهب، (جو) قالت أنّه إلزاميّ. |
| Acil demişti, değil mi? | Open Subtitles | قالت أنّه أمر عاجل ، صحيح ؟ |
| - Satıcı kız, parlak kumaşlar moda demişti. | Open Subtitles | -الفتاة بمتجر (ساكس) قالت أنّه مُتألق . |