| Onu görmeliydin, Doktor. Fırın gibi yanıyordu. | Open Subtitles | كان يجب أن تراها يا دكتور لم تكن سوى أفران تحترق |
| Nubia'lın hakkından geldiğimde Onu görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن تراها عندما قتلت هذا النوبي |
| Lena'nın burada olduğunu söylediğimde Onu görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن تراها عندما أخبرتها أن (لينا) هنا |
| Geçen gün onu o olayların içinde görecektin. Haber için hayatını riske atmıştı. | Open Subtitles | كان يجب أن تراها في نشاطها منذ أيام، مجازفة بحياتها من أجل قصةٍ |
| Dün gece görecektin. Buffy gibi değildi. | Open Subtitles | كان يجب أن تراها أمس إنها لم تكن (بافي) |
| Onu görmeliydin. Bir Durer gravürü gibi soluktu. | Open Subtitles | كان يجب أن تراها شاحبة مثل لوحات (دورر) |