Geri dönüşü olamayacak bir şey yapmak istemiyoruz. | TED | لا نريد أن نفعل شيئًا لن نستطيع الرجوع عنه. |
O boşanmış, biz bu işi yapmak istemiyoruz, senin yeni bir eşe ihtiyacın var. | Open Subtitles | هي مطلقة. نحن لا نريد أن نفعل هذا وأنت تحتاج إلى زوجة |
Bugünkü seçimi etkileyecek hiçbir şey yapmak istemiyoruz. | Open Subtitles | لا نريد أن نفعل أي شيء يمكن أن يؤثر على تصويت اليوم |
Gerçekte bunu hiç yapmak istemeyiz; evrenin içinde olmak isteriz, evrenin dışında duran diye bir şey yoktur çünkü. | TED | في حقيقة الأمر لا نريد أن نفعل هذا؛ نريد أن نرى داخل الكون، لأن الوقوف خارج الكون ليس شيئا حقيقيا. |
Onları rahatsız edecek bir şeyler yapmak istemeyiz. | Open Subtitles | نحن لا نريد أن نفعل شيئا يزعجهم |
Asıl biz sizle bir şey yapmak istemiyoruz. | Open Subtitles | نحن أولا لا نريد أن نفعل أي شيء معكم. |
Bunu yapmak istemiyoruz. | Open Subtitles | -نحن لا نريد أن نفعل ذلك! |
Bütün akşam burada kalıp sorularınızı yanıtlamayı çok isterdim... ama Cedar Rapids'deki arkadaşlarınızı bekletmem gerekir ki bunu yapmak istemeyiz. | Open Subtitles | الآن أنظروا، سأحب أن أبقى طوال عصر اليوم لأجيب على كل أسئلتكم، لكني حينها سأبقي جميع أصدقائكم في (سيدار رابيدز) ينتظرونني أكثر مما إنتظروني حتى الآن و نحن لا نريد أن نفعل هذا بهم |