ويكيبيديا

    "لحدوث" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • olmasına
        
    • olmasının
        
    • olması
        
    • olduğu için
        
    • ihtimali
        
    • olabilmesinin
        
    • başlatmaya yeter
        
    Çocukların önünde bunun olmasına izin verdiğim için kendimi çok kötü hissediyorum. Open Subtitles لقد شعرت بسوء كبير لحدوث ذلك أمام الأطفال
    Peki ya bana göre bir şeyin olmasına bir sebep yoksa? Open Subtitles لكن ماذا لو, لم أظن أن هنالك سبب لحدوث الشيء؟
    Evet, Barbados'da da öpüştük ama bunu planlamadık. Bunun olmasının tek sebebi seni Charlie'yi öperken görmem. Open Subtitles حسناً، قبّلنا بعضنا أيضا في باربيدوس، لكنّنا لم نخطط له والسبب الوحيد لحدوث ذلك لأني رأيتك تقبّل تشارلي
    Bunun olmasının tek sebebi öksürük şurubundan biraz delirmem ve ateşler içinde yandığımdan hayal görmem ki ateşim de şu an 38,5. Open Subtitles السبب الوحيد لحدوث هذا لأنني كنت شبه مجنونة من مشروب السعال ومشوشة لأن لدي حمّى عالية بشكل مجنون
    İnanılmazdı. Bundan çıkarabildiğimiz tek sonuç bu sistemde daha önce bir süpernova patlaması olmuş olması gerektiğiydi. Bu patlama, yıldızın atmosferine işlemiş. TED أمر لايصدق, خلاصة ماتوصلنا إليه كان إثباتًا لحدوث انفجار للسوبر النوفا في ذلك النظام, والذي لوث الغلاف الجوي للنجم
    Üzgünüm. Bunun olması için başka yol yok sadece. Open Subtitles أسف , ببساطه لا يوجد طريقه أخرى لحدوث هذا
    - Böyle olduğu için kötü hissediyorum. Open Subtitles لقد شعرت بالسوء لحدوث هذا لكن أقسملك أنني حتي لم أشاهد الشريط
    Tabi işten atılmazsa. Bunun olma ihtimali var mı? Open Subtitles ليتها تتعرّض للفصل، هل من فرصة لحدوث ذلك؟
    Böyle bir şeyin olabilmesinin tek yolu reaktörlere mavi enerji kullanılarak sabotaj yapılması. Open Subtitles الطريقة الوحيدة لحدوث هذا هو إن استُخدمت الطاقة الزرقاء لتخريبِ المفاعلات.
    - Krizi başlatmaya yeter. - Yalan söylemiyorum. Open Subtitles لحدوث نوبة - لا أكذب -
    Pekala, bunun olmasına izin veremeyiz. Open Subtitles لا يمكننا السماح لحدوث هذا سيثير ذلك الكثير من الأسئلة
    Alice, böyle bir şey olmasına ne kadar şaşırdığımı anlatamam. Open Subtitles ِِِِِِ(ألِس)، لا أَستطيعُ إخْبارك كيف صدمت لحدوث شيء مثل هذا
    - Onun şu an olmasına pek imkan yok. - Hayır, sanırım yok. Open Subtitles ليس هناك أمل لحدوث ذلك - لا , لا أعتقد -
    Bu senaryonun olmasının koşulları yoktur. Open Subtitles لا توجد أي ظروف محتملة لحدوث هذا السيناريو
    Kız hamileydi, McGee. Bunun olmasının bir tek yolu var. Open Subtitles (لقد كانت حامل يا (ماغي طريقة واحدة فقط لحدوث هذا
    Bütün olayların oturma odasında olmasının bir nedeni olmalı. Open Subtitles لا بدّ أنّ هنالك سبب لحدوث كلّ تلك الأمور في غرفة الجلوس...
    Kasırga için, atmosfer olması gerek. Dışarıda hava falan yok, tam bir boşluk. Open Subtitles لحدوث الأعصار يجب أن يكون هناك غلاف جوي بينما لا يوجد شئ بالخارج سوى الفراغ
    Bunun sebebi çok fazla insanın aşırı şeye sahip olması bir o kadar fazla insanların da çok az şeye sahip olması. Open Subtitles السبب لحدوث ذلك ان الكثير من الاشخاص لديهم الكثير والكثير من الاشخاص لديهم القليل
    Böyle olduğu için çok üzgünüm fakat Tanrı'yı oynayamayız. Open Subtitles أنا آسفة لحدوث هذا ولكننا لا نستطيع ان نلعب دور الرب
    Bu olduğu için kısmen özür dilerim ama tamamen değil. Open Subtitles بطريقة ما آسف لحدوث ذلك بشكل كامل،
    Tabi canım. Minik bir, omurilik felci olma ihtimali var. Open Subtitles .أجل، طبعا، مع فرصة صغيرة لحدوث شلل نخاعي
    Bildiğim kadarıyla bunun olabilmesinin tek yolu, eğer kararsız süper ağır bir madde,.. Open Subtitles الطريقة الوحيدة لحدوث ذلك إذا كان عنصر "الطبقة الثقيلة" غير مستقر
    - Krizi başlatmaya yeter. - Yalan söylemiyorum. Open Subtitles لحدوث نوبة - لا أكذب -

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد