İnsan ticareti yapanlar, paralarını aklamak için yarı meşru işletmeleri kullanıyorlar. | Open Subtitles | يستخدم تجّار البشر الشركات الشبه شرعية لغسيل أموالهم بجميع أرجاء العالم |
-Havaalanı servisi alanında tüm gece açık bir araba yıkama yeri var. | Open Subtitles | هناك محطة لغسيل السيارات قرب منطقة المطار |
Kara para aklama işlerine bakıyordum. | Open Subtitles | حسنا لم يكن كذلك وزني 185 مئة وخمسة وثمانين لقد كنت أتعقب مخطط لغسيل الأموال |
Ve bunu da geri dönüştürüp tuvaletler için kullanmak istiyorum, belki el yıkamak için, bilemiyorum. | TED | وفي النهاية أريد أعادة تدوير ذلك، وأعادته لدورات المياه، ربما لغسيل الأيدي به، لا أعلم. |
Yarın için hazır ol yeter. JD bize araba yıkamaya kadar götürecek. | Open Subtitles | تأكدي بأن تكوني مستعدة صباح الغد جي دي سيعطينا دفعة لغسيل السيارات |
Senin bu tv de çıkan bütün o kulübe... ..reklamlarıyla beynin yıkanmış. | Open Subtitles | لقد تعرّضت لغسيل دماغ، من قِبل كل الاعلانات التلفزيونية عن بيوت الكلاب. |
Bir ara Annie'nin bulaşık yıkarken giydiği eldivenleri ortaya çıkardılar. | Open Subtitles | حتى أنهم قدوموا قفازات خالتي "آني" لغسيل الأطباق كدليل بإحدى المرات |
Kulübü parayı aklamak için kullanıyorlarsa bir açılış olmaz zaten. | Open Subtitles | ان كانو يتسعملون النادي لغسيل الاموال لن يكون هناك افتتاح |
Kardeşinse uyuşturucu paralarını aklamak için onlarla anlaşma yapıyor. | Open Subtitles | و أخيّك أبرم معه صفقة لغسيل أموال التي جناها من المخدّرات |
Yan işlerinde para aklamak için kullandığın bir mekana daha yeni baskın yaptılar. | Open Subtitles | لقد داهموا لتوهم مكان كنتَ تستخدمه لغسيل أموال المهمات الجانبية |
Beyin yıkama yapılırsa eğer zeki biri suçu başkasına atabilir. | Open Subtitles | تأسيسٌ لغسيل المخ العقل المُدبر يُمكنه تحديد الجريمة |
Atık su deposu yok, belirli bir el yıkama lavabosu yok, entegre bir yangın söndürme sistemi bile yok. | Open Subtitles | ينقصكم خزان تصريف مياه الصرف الصحي، حوض مخصص لغسيل الأيدي، حتى النظام المتكامل لإخماذ الحرائق. |
Goa'uld ayrıntılı beyin yıkama teknikleri kullanır. | Open Subtitles | الـ * جواؤلد * يستخدمون تقنيات لغسيل الدماغ متطوّرة |
Seni para aklama olayına yatırımcı olarak gönderiyoruz. | Open Subtitles | سنرسلك كمستثمر لغسيل الأموال الناتجة من احتيالته |
Sahtekârlığın karmaşık para aklama işlerine ve gizli hesaplara uzanacağını zannediyorum. | Open Subtitles | أتعلم ، أنا أتخيل أن ذلك سيتبعه عمليات معقدة لغسيل الاموال ومدفوعات سرية |
Şöyle ki, Mayank'ın ailesi, sabunu banyo yapmak için, çamaşır yıkamak için, bulaşık yıkamak için kullanıyor. | TED | حسنًا، في عائلة مايانك، يستخدم الصابون للاستحمام، ويستخدم لغسيل الملابس، ولغسيل الأطباق. |
Tekrar söylüyorum: erkekler tuvaletine yüz yıkamak için ayrı bir sabunluk daha lazım. | Open Subtitles | سأقولها مجدداً، حمام الرجال بحاجة إلى صنبور منفصل لغسيل الوجه |
Sen de araba yıkamaya gidip daha fazla zincir alabilirsin. | Open Subtitles | رائع, اذا يمكنك العوده لغسيل السياره وشراء المزيد من العقود |
Parayı bulmak için araba yıkamaya başlayacaklar. | Open Subtitles | هنا نحن في "الرانتشو كارنى توروس" لغسيل سيارات لجمع قليلاً من المال |
Zamanında beyini yıkanmış çok salak gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير من الأغبياء الذين تعرضوا لغسيل دماغ يومي. |
Bir ara Annie'nin bulaşık yıkarken giydiği eldivenleri ortaya çıkardılar. | Open Subtitles | حتى أنهم قدوموا قفازات خالتي "آني" لغسيل الأطباق كدليل بإحدى المرات |
- Oto yıkamanın arkasındaki çöpten buldum. | Open Subtitles | وجدتُه في القمامة خلف محلٍّ لغسيل السيّارات. |
Dişlerini fırçalaman gerek! | Open Subtitles | أنك تحتاج فعلا لغسيل أسنانك |
Dinle, beni de bir beyin yıkaması için araya sıkıştırır mısın? | Open Subtitles | اسمع , هل يمكنك أن تخضعني لغسيل دماغ كذلك ؟ |