Dışarı çıkamıyorsun ya, ben de birlikte film gecesi yaparız dedim. | Open Subtitles | لايمكنك الخروج . لذا، ظننت أنّ بإمكاننا أن نحظى بليلة للأفلام |
Buna benzer şekilde, biz de Doha film Enstitüsünü yarattık. | TED | بطريقة مماثلة، انشأنا مهرجان معهد الدوحة للأفلام. |
Şimdi Doha film Enstitüsü insanlara filmleri ve film yapmayı öğreten bir kuruluş. | TED | الآن معهد الدوحة للأفلام هي منظمة لتعليم الناس السينما وصناعة الأفلام. |
Scotty ve Kevin'ın eski filmlere olan sevgilerini hafife almışım. | Open Subtitles | لم أتوقع أبدًا مقدار حب سكوتي و كيفن للأفلام القديمة |
Ve filmler bakış açılarını, yolları inşa ettiğimizden daha hızlı değiştirirler | TED | ويمكن للأفلام تغيير وجهات النظر أسرع من تشييدنا للطرق. |
Junior Mints'in en iyi Sinema gofreti olduğunu herkes bilir. | Open Subtitles | الجميع يعرف أن حبوب النعناع الصغيرة هي أفضل حلوى للأفلام. |
sinemaya gittiğimizde babam hep öldüğünü söylerdi. | Open Subtitles | أبي دائماً يخبرني بأنك مت أثناء مشاهدتي للأفلام |
Görünüşe göre Baker Films'in eserlerinde bir Dunkirk senaryosu var. | Open Subtitles | يبدو أن شركة بيكر للأفلام تعمل على نص عن دنكيرك |
Ülkemde film, sinemanın ötesine gitme potansiyeline sahip. | TED | في بلادي ، للأفلام القدرة على تجاوُز السينما |
Kapsamlı hikâye anlatımına ve üç boyutlu medya film yapımının anlamını keşfetme ve tanımlamaya dair yeni olasılıklar için kapıları açıyoruz. | TED | نحن نفتح آفاقًا لفرص جديدة، للسرد الغامر للقصص. نحن نكتشف معنى وسائل الصناعة الغامرة للأفلام ونفسرها، |
Clamp Kablolu Kanal'da renkli ve mutlu sonu olan ... klasik film Casablanca'yı kaçırmayın. | Open Subtitles | الليلة، على قناة كلامب للأفلام الكلاسيكية فيلم كازبلانكا، ملون وبنهاية سعيدة |
Ve sinemaya gideriz. Arnie gerçek bir film fanatiğidir. | Open Subtitles | ونذهب إلى السينيما فـ آرني عاشق للأفلام. |
Bilirsiniz, ben sadece ne kadar kibar insanlar olduğunuzu ve Arnie'nin ne kadar sıkı film fanatiği olduğunu ve yada yada yada, hepsi bu. | Open Subtitles | أخبرتهم عن مدى طيبتكما وكيف أن آرني عاشق للأفلام وإلى آخره، هذا ما بالأمر. |
Ve iki hafta sonra film dersimde konuşmaya gelecek. | Open Subtitles | إنه آتٍ لإلقاء محاضرة لصفي للأفلام بعد اسبوعين. |
film montajlamak istiyorum. Asil para orada. | Open Subtitles | أريد أن أصمم العروض الدعائية للأفلام الطويلة فهى التى تحقق المكاسب الحقيقية |
Muhtemelen Fransızlar hariç kimse filmlere tamamen gerçek için gitmez. | Open Subtitles | لا أحد يذهب للأفلام بحثاً عن الحقيقة عدا الفرنسيين |
filmlere hala kostüm kiralıyorum ya da hazırlıyorum. | Open Subtitles | فلازلتُ أقوم بتأجير أو إعداد أزياء للأفلام |
- filmler için ses efektleri yapıyorum. | Open Subtitles | ـ أنا أصنع مؤثرات صوتية للأفلام ـ أفلام؟ |
Prius'ımız yemek rezarvasyonu yapabiliyor Sinema bileti alabiliyor, hava durumunu bildiriyor ama açılmıyor. | Open Subtitles | رائع,لدينا سيارة بريوس التي تجري حجوزات للعشاء تشتري تذاكر للأفلام,تخبرنا عن الطقس أريد تلك التي تفتح |
Films Concordia ve Compagnia Cinematografia Champion adına yayın hazırlığı yapımını üstlendiler. | Open Subtitles | لصالح شركة روما-باريس للأفلام كونكورديا سي سي شامبيون روما |
Arkadaşların yaptığı bir şey de bir filme gidip daha sonra onun hakkında konuşmaktır. | Open Subtitles | هو الذهاب للأفلام والتحدث عنها لاحقاً |
Stüdyo sistemine ulaşana kadar filmlerin sadece yüzde 5'ini yönetiyoruz. | TED | وعندما نصل إلى نظام الاستديو، يصبح إخراجنا للأفلام خمسة بالمئة فقط. |
Turner Classic Movies'in sunduğu John Wayne'in son Batılısı, Koca Bill Doyle devam ediyor. | Open Subtitles | والأن نعود الى عرض ترنير للأفلام الكلاسيكية لـ جون واين الغربي النهائي, دويل, الفاتورة الكبير |