Burası üniversite değil, orası kesin. Burada her şey biraz... | Open Subtitles | هذه ليست كلية ، هذا فقط للتأكيد كل شيء هنا يسير قليلاً |
Burası üniversite değil, orası kesin. Burada her şey biraz... | Open Subtitles | هذه ليست كلية ، هذا فقط للتأكيد كل شيء هنا يسير قليلاً |
İki mektubun aynı bilgisayardan geldiğini teyit etmek mümkün mü? | Open Subtitles | إذاً هل هناك أي طريقة للتأكيد على أن الخطابين وصلا |
Doğrulamak için ultrason yap, sonra da Chase'e söyle böbreği yerine koysun. | Open Subtitles | قوموا بفحص صدى للتأكيد ثم أخبروا تشايس أن يعيد الكلية إلى الرف |
Gramercy 8... 30'da limuzininizin alınışını onaylamak için arıyor. | Open Subtitles | مرحبا، جراميرسي إتصلت للتأكيد بحضور ليموزينك الصغيرة في 8: 30 هذا المساء |
Tamam, güzel. Haftaya Onay için irtibata geçerim sizinle. | Open Subtitles | حسناً، رائع، حسناً، سأكون على تواصل معكِ الاسبوع القادم للتأكيد |
Sadece teyit için soruyorum, seks yapacağız, değil mi? | Open Subtitles | فقط للتأكيد,00 هل سنمارس الجنس؟ |
Kocanız, doğrulama için kan tahlini sonuçlarını alana kadar beklemek zorunda. | Open Subtitles | على زوجكِ أن ينتظر حقاً حتى تعود نتائج تحليل الدم للتأكيد |
Tedavi için immün baskılayıcılar ve plazmoferez Doğrulamak için de böbrek biyopsisi yapın. | Open Subtitles | عالجوها بمثبطات المناعة وتصفية البلازما وخزعة من الكلى للتأكيد |
Sadece laboratuvara gelmenin Çincenizi geliştirmediğinden Emin olmak için bir kontrol grubu oluşturmalıydık. | TED | وكان علينا تشكيل وحدة مراقبة للتأكيد بأن مجرد الحضور إلى المختبر لا يثبت مهاراتكم في لغة الماندرين. |
Sıfatların geri kalanını vurgulamak için tekrar koyacağım. | TED | سأعيد وضع بقية الصفات للتأكيد. |
Öngörmenin yolu yok. Ama böyle olunca çok kötü şeyler oluyor bu kesin. | Open Subtitles | ليس هناك طريق للحِماية لكن الشيءَ يصبح فظيع , و خاطئ بهذا الطريقِ هذا للتأكيد |
Orada kalmayacaklarından emin olacağım orası kesin. | Open Subtitles | سوف أتأكد أنهم لن يبقوا هناك فى الأسفل هذا للتأكيد |
Bu ülke çevreciler tarafından kurulmadı, orası kesin. | Open Subtitles | حسناً، هذه البلاد لم تؤسس من .قبل محبي الأشجار، للتأكيد |
Ah, kesin olan birşey de, herif, herhangi bir müdahaleden şüpheleniyor gibi görünmüyor ama, davranışları, gözle görülür biçimde değişiyor. | Open Subtitles | شيء اخر للتأكيد, انه لا يبدو عليه يشككِ بأي تداخل بشري لكن سلوكه هذا سيتغيرِ |
Ben lda Mae Jensen, erkek striptizci siparişimizi teyit etmek için arıyorum. | Open Subtitles | هذه هي ملكة جمال إيدا ماي ينسن. أنا أتصل للتأكيد على متعر ذكر |
teyit etmek, iptal etmek... ve yine teyit etmek için yedi kez aradı. | Open Subtitles | اتصلت بي حوالي7 مرات للتأكيد والإلغاء ثم للتأكيد ثانية. |
Doğrulamak için LP yapmak mı istersin yoksa duyduğun suçluluk tekrar ilaç yazmaya başlamana yetti mi? | Open Subtitles | أتريدُ بزلاً قطنياً للتأكيد أم أنّ الذنب عرضٌ كافٍ للبدء بالعلاج؟ |
nabzını alalım böylelikle onaylamak için ct yapabiliriz. | Open Subtitles | ونعيد تشغيلَ قلبِها كي نقومَ بمسح طبقي للتأكيد |
Siz ikiniz örnek alıp onaylamak için laboratuvara götürün. | Open Subtitles | ،أنتما الاثنان اجلبا عينة للمعمل للتأكيد |
Efendim, Onay için beklemeniz gerekiyor. | Open Subtitles | سيدي، نحتاج بقايا الجثة للتأكيد. |
Bay Palmer, kurşunları Abby'ye teyit için götürmek üzereydi. | Open Subtitles | سيأخدهم السيد (بالمر) إلى (آبي) للتأكيد. |
doğrulama için görüntüyü gönderiyorum. | Open Subtitles | أقوم بإرسال الصور للتأكيد الاَن |
Tedavi için immün baskılayıcılar ve plazmoferez Doğrulamak için de böbrek biyopsisi yapın. | Open Subtitles | عالجوها بمثبطات المناعة وتصفية البلازما وخزعة من الكلى للتأكيد |
Emin olmak için ışığı yaksam iyi olacak galiba. | Open Subtitles | حسنا، أعتقد أنا أفضل فقط دور الضوء على فقط للتأكيد. |
Demek istediğimi vurgulamak için ne yaptığımı herkes görebiliyor mu? | TED | هل ترون ما فعلته هنا للتأكيد على رأيي؟ |