| Cady bir fırsatçı. | Open Subtitles | كادي نهاز للفرص فلو علم أنك ستختفى ليومين متتابعين |
| Dürüst olmak gerekirse onu biraz fırsatçı olarak görürdüm ama böyle bir makineyle ve sahip olduğu kısıtlarla yaptıkları gerçekten insanı düşündürüyor. | Open Subtitles | لقد كنت أعتقد دوما أنه صائد للفرص ولكن رؤية هذه الآلة مع الإمكانيات المحدودة وقتها تجعلك تفكر كثيرا |
| Bak, fırsatçı biri olabilirim... | Open Subtitles | أسمع ، من الممكن أن أكون مُستغل للفرص |
| Kızım, sürekli ileriye doğru adım atmaya devam et, fırsatları gözden kaçırma, gitmek istediğin yere varacaksın. | Open Subtitles | يمكنكِ ان تضعي قدم واحدة امام الاخرين وتفتحي عيناكِ للفرص وسوف تحصلين على ماتطمحي إليه.. |
| Ben hukuka saygılı bir vatandaşım fırsatları arayan bir iş adamı. | Open Subtitles | إني فحسبُ مواطن مطيعٌ للقانون رجل أعمال يـتطلع للفرص. |
| Aracılık yapıyorum çünkü hepimiz apaçık fırsatları kaçırmanızdan sıkıldık. | Open Subtitles | أقوم بتسويق هذا الشيء، لأننا جميعًا تعبنا قليلا من تضييعكما للفرص السهلة. |
| Evet, ayrıca bu Seth'in fırsatçı bi dallama olduğu anlamına da geliyor. | Open Subtitles | اجل ، وهذا يعني ايضاً أن (سيث) ربما مجرد أحمق إنتهازي للفرص بعد كل هذا |
| Genel olarak konuşacak olursam Paul; tüm saygımla, ben senin hilekâr, kararsız ve fırsatçı olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | ,بالحديث بشكل عام يا (بول) ومع كامل احترمي أعتقد أنك مخادع, وغير ملتزم ومنتهز للفرص |
| - Hem de fırsatçı. | Open Subtitles | -إنها إنتهازية للفرص |
| Yani krizler fırsatları doğuruyor. | TED | إذن فالأزمات تفتح الطريق للفرص. |