O sadece Anarşist Günlüklerini yazmadı, Onun bağımsızlığa inancı vardı... | Open Subtitles | فهو لم يكتب فقط يوميات فوضوي ولكن كان لديه شجاعة |
Bu konuda Türlerin Kökeni'nde hiçbir şey yazmadı. | TED | حسناً لم يكتب أي شئ حول ذلك في كتاب أصل الأنواع. |
- Muhtemelen şiiri şimdi yazmadı. Daha önce yazdı, ama muhtemelen sadece o kelimeyi ekledi. Yani "muzlu süt" kelimesini. | Open Subtitles | أعتقد أنه لم يكتب هذه القصيدة الآن أي أنه كتبها من قبل ثم أضاف كلمة ميلك شيك |
O kadar kişisel ki, dosyana bir şey yazmamış. | Open Subtitles | إنها شخصية جداً لدرجة أن لم يكتب شيئاً بملفك |
Haklısın. Sanırım kimse orta yaşlı bir kadının hayatını değiştirebilecek bir kitap yazmamış. | Open Subtitles | أنت محق ، أعتقد أن لم يكتب شخص من قبل كتاب لمساعدة إمرأة في منتصف العمر ، قلبت حياتها رأساً على عقب |
Peki yaşıyorsa, neden mektup yazmıyor? Sana ya da bana! | Open Subtitles | و لكن إذا كان حياً ، لماذا لم يكتب لك أو لى ؟ |
Geleceğiniz henüz yazılmadı demek oluyor. | Open Subtitles | إنه يعني أن المستقبل لم يكتب بعد. |
Aslında, daha bir kelime bile yazmadı... ama on yılın en önemli kurgusal olmayan romanı bu diyor... yani... | Open Subtitles | لم يكتب فيه أي كلمة حتي الان لكنه يقول أنه سيكون افضل كتاب كتبه و لهذا |
Hâkim henüz kararı yazmadı önden bir şey söyleyemeyeceğini ama ortada yargılanacak gerçekler olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لم يكتب القرار حكمه بعد، وقال ألّا أقتبس من كلامه، لكن لا توجد حقائق كافية لبدء محاكمة |
O yazıyı maktul yazmadı çünkü hayatta kalma içgüdüsü insan için en başta gelir. | Open Subtitles | الهدف لم يكتب ذلك من أجل البقاء بل تلك غريزة أساسيّة |
Uzun bir süredir yazmadı. | Open Subtitles | حسناً ، لم يكتب منذ فترة ليست بالقصيرة الآن |
Her neyse, zaten o da geri yazmadı. Ben de dayanamadım ve ona mesaj çektim. | Open Subtitles | على أي حال، وقال انه لم يكتب مرة أخرى، وأنا لا يمكن الوقوف عليه، |
Bir tane bile şiir yazmadı 65'ten beri ağzından düşürmese de. | Open Subtitles | إنه لم يكتب شعرًا يستحق الحديث عنه منذ عام 1965 |
Evet, ipucu kâğıdına zamanlarını yazmamış. | Open Subtitles | بالفعل فهو لم يكتب توقيتاً على تلك الورقة |
Bayan Perkins'in sayfasına hiç yazı yazmamış ama özel mesajlar kısmına göre ki mahkeme emri burayı da kapsıyordu, Henry Pecan denilen kişi aslında Malik. | Open Subtitles | لم يكتب أبداً فى صفحة السيدة بيركينز الشخصية لكن ، تبعاً للرسائل الخاصة والتى تم إكتشافها أيضاً من خلال تعقبنا لها |
Navarra'dan. - Mektupları Peter Drax yazmamış. | Open Subtitles | انه نفارا بيتر دراكس لم يكتب تلك الرسائل |
Hiç yazmıyorsun? Artık kimse mektup yazmıyor. | Open Subtitles | أنت لم تكتبي لي أبدّاً لم يكتب أحد بالفعل ؟ |
Çok zor çünkü kimse bu konular hakkında kitap yazmıyor. | Open Subtitles | إنه أمر صعب حقاً لأنه لم يكتب أحد كتباً عن هذه الاشياء أو على الأقل لم أقرأ أحدها |
Notların hiçbirinde çocukların nereden ve ne zaman toplandığı yazmıyor. | Open Subtitles | لم يكتب شيء في الملاحظات بشأن زمان أو مكان اعتقال الأولاد |
Babanın hikayesinin ikinci bölümü daha yazılmadı. | Open Subtitles | الجزء الثاني من قصة أبوك لم يكتب بعد |
Böyle bir kitap daha önce hiç yazılmadı. | Open Subtitles | كتاب كهذا لم يكتب من قبل أبداً. |
Böyle bulmaca gibi yazmazdı. | Open Subtitles | لم يكتب مثل هذه التفاهات ألا توافقني ؟ |
O mektup yazmamıştı. | Open Subtitles | لاحظت ان هناك ورقة رسائل و لكنها بيضاء لم يكتب بها حرف واحد |