| Tamam, sıcak ve rahatsız bir ortam olabilir, ama bu gün ölmeyeceksin. | Open Subtitles | أسمع، أنه يوم حار و غير مريح ، ولكنك لن تموت اليوم |
| Sanki sen üst kattaki ranzada doğal sebeplerden ölmeyeceksin ya! | Open Subtitles | وكأنك لن تموت لأسباب طبيعية في ذلك السرير المزدوج بالأعلى. |
| Bizim kültürümüz ruhumuz ve o da bu gece ölmeyecek. | Open Subtitles | ثقافتنا هي روحنا وهي لن تموت الليلة دعك من هذا |
| Tamam Memsaab. Annem yalnız ölmeyecek. | Open Subtitles | لن تموت أمي لوحدها، فالأجداد معها، إنها ليست خائفة |
| Belki de hiç dinmeyen o duyguları bastırmak için uyuşturucuya sırtını döndükten sonra ölmezsin. | Open Subtitles | ربما لن تموت بعد عودتك للمخدرات لتَبًلُّد تلك الأحاسيس بما يكفي لكي لا تموت. |
| - Hani ölmeyeceğini söylemiştin. - Böyle ölmeyeceğim dedim. | Open Subtitles | ـ إعتقدت أنك قلت أنك لن تموت ـ قلت ان هذه ليست كيفية موتي |
| Hadi yarbay, bugün ölmeyeceksiniz. | Open Subtitles | بالله غليك أيها الكولونيل, لن تموت اليوم |
| Şimdi kendimi daha iyi mi hissetmem gerekiyor? Hayır, ölmeyeceksin ki. | Open Subtitles | لا انت مخطئ في الشي الآخر اعتقدت انك لن تموت |
| Gördün mü, ölmeyeceksin. Ki bu iyi bir şey. | Open Subtitles | أرأيت انت لن تموت توجد أشياء جميله بأنتظارك |
| Saçmalıyoruz. Öleceğini düşünüyorsun ama ölmeyeceksin. | Open Subtitles | هذا بسبب المرض, أنت تظن بأنك ستموت و لكنك لن تموت |
| Lütfen şu cenaze sitesi saçmalığını unutur musun? ölmeyeceksin. | Open Subtitles | هلا تنسى هراء هذا الموقع الإلكتروني، أنتَ لن تموت |
| Bana ölmek üzere olduğunu söylediler ama ölmeyeceksin. | Open Subtitles | قالوا لي بانك تفضل أن تموت ولكنك لن تموت |
| Ama yanlış anlamışsın, ölmeyeceksin. | Open Subtitles | آسف لأنك سمعت هذا لكنك لم تفهم ماقلته . لن تموت |
| Şarkın asla ölmeyecek. Sürekli şarkı söyleyeceksin. | Open Subtitles | أيتها المغنية الأولى، أغنيتِك لن تموت ستغنين ثانية، والهتاف لن ينتهي |
| Hayır ölmeyecek ama burada bir şey ölmüş gibi kokuyor. | Open Subtitles | لا لن تموت و لكن هناك رائحة و كأنّ شيئاً قد مات هنا |
| öte yandan sen burda sızlanırken o ölmeyecek başka ne olabilir? | Open Subtitles | لكنّها من ناحيةٍ أخرى، لن تموت بينما أنتَ جالسٌ تنوح بسبب ذلك ماذا أيضاً؟ |
| Kalbi durana kadar asla ölmeyecek. | Open Subtitles | .إنها لن تموت حقاً حتى نبضات قلبها تتوقف |
| Tek bir kişi bile seni hatırlıyorsa belki de aslında hiç ölmezsin. | Open Subtitles | .. حتى لو تذكّرك شخص وحيد .. عندها ربما .لن تموت على الأطلاق حقاً |
| Evet, içimden bir ses açlıktan ölmeyeceğini söylüyor. Haksız mıyım şef? | Open Subtitles | ينبئني حدسي بأنك لن تموت جوعاً، أليس كذلك؟ |
| Bunda karar kıldık. Nasılsa yakında ölmeyeceksiniz. | Open Subtitles | لقد قررنا ذلك بما أنك لن تموت قريبا على الأرجح |
| Her gün ona ekmek götürüyorum. En azından açlıktan ölmez. | Open Subtitles | أحضر لها الخبز كل يوم لن تموت جوعا على الأقل |
| Tamamen ümidini yitirmeden ölemezsin. Yitireceksin de. Sana söz veriyorum. | Open Subtitles | لن تموت قبلما تدرك اليأس الكامل، وستدركه، أعدك بذلك. |
| Bugün ölmüyorsun yani sensiz hayatım biraz daha sessiz olsa bile. | Open Subtitles | ،لذا لن تموت اليوم حتى إن كان سيجعل حياتي أكثر هدوءاً |
| - ölmeyeceksin, ölmene izin vermeyeceğim benimle kal, benimle kal adamım... kahretsin, birşeyler yap allahın cezası... | Open Subtitles | انظر إليّ يا رجل، لن تموت تماسك قليلاً أفعل شيئاً، اللعنة عليك، ما الذي تقوم به ؟ |