Kurbandan alınıp lanetlenmiş ve ona geri verilmiş bir şey. | Open Subtitles | شيء ما تم أخذه من الضحية الملعونة وتم إعادته لها |
Kurbandan alınıp lanetlenmiş ve ona geri verilmiş bir şey. | Open Subtitles | شيء ما تم أخذه من الضحية الملعونة وتم إعادته لها |
Ben de bir ara gruptaydım ama atıldım gibi bir şey. | Open Subtitles | لقد كنت بها لبعض الوقت . ولكني نوعًا ما تم استبعادي |
Bu benim doğruluğuna dair hiçbir kanıt görmediğim ama insanların doğruluğundan emin olduğu bir neden. "Yerliler evlerinin sorunu, bu tahribat" diye çekiliveriyorlar. | TED | التي لم أرى أي دليل له, هذا ما تم اشاعته دائماً بما يتعلق بمشكلة البيوت المحلية حسناً, تسعة بالمئة مما أنفقنا هو تلف, |
Bu da tek bir günde, Amerika'daki en büyük üç TV kanalının son beş yılda yaptığı yayının toplamını geçiyor. | TED | وذلك، في يوم واحد، أكثر من كل ما تم بثه من الثلاث شبكات الأمريكية الرئيسية في الخمس سنوات الماضية مجتمعة. |
Çünkü ceketiniz pek de çekici sayılmaz diyorlar, ortaya konan şey önemli. | TED | لأن ما يقومون به هو أنهم يقولون معاطفكم ليست شديدة الروعة، ما تم تعديله هو شيء مهم |
Bu inanılmaz bir şey ve Pazartesi günü buldukları bu değildi; Pazartesi daha ilgincini buldular. | TED | هذا مذهل، لكن ليس هذا ما تم اكتشافه يوم الإثنين؛ ما اكتشفوه يوم الإثنين كان أكثر روعة. |
Ve bu inanış, bize öğretilen bu şey; kadın hikâyelerinin gerçekten önemli olduğuna inanmaya hazır olup olmadığımızı belirleyen budur. | TED | و هذا هو الاقتناع، الذي تعلمناه، أنني أعتقد أن هذا يحدد ما تم تهيئة الكثيرين للتصديق بأن قصص المرأة لها أهمية بالفعل. |
Ama aslında, ortaya konan şeyi hatırlamaktan daha önemli olan şey düşünmek, idealler iyi mi? | TED | ولكن بالحقيقة ما هو أكثر أهمية من تذكر ما تم تعديله هو التفكير، هل المُثُل جيدون.؟ |
Hastane yüzünden normal sandığı bir şey olmalı. | Open Subtitles | ذلك ما تم تعليمه لها في المؤسسة على انه طبيعي |
Bu ona yaşaması için öğretilen şey. | Open Subtitles | وهذا هو ما تم اعداده وتدريبه لكى يقوم به |
Simon'un bürosundan topladığımız her şey burada mı? | Open Subtitles | لذلك، وهذا هو كل ما تم جمعها من مكتب سيمون؟ |
Taşma noktasını iterek ilerler ve ekvatordaki materyal, bir diske dönüşerek yayılır. | TED | وإذا ما تم تجاوز المرحلة الحرجة، تنتشر عناصر خط الاستواء مكونة قرصًا. |
Ve bu bir kez olduğunda sentetik kromozomlarla da aynı şeyi yapabilmek için gerçekten bir şansımız olduğunu düşündük. | TED | وعرفنا بأنها ما تم معرفة ذلك فإنه لدينا فرصة حقيقية أذا تمكنا من صنع كروموسومات صناعية لصناعة مورثات صناعية. |
bir milyon dolarlık özgürlük tahvilleri ona teslim edilirse onları çalıp ortadan kaybolabilirdi. | Open Subtitles | أنه إذا ما تم ائتمانه على سندات الحرية بقيمة مليون دولار فسيأخذها ويختفي |
Sonra bir gün, Nil'den aşağıya kayıkla gezinti için seçiliyorsun. | Open Subtitles | وفي يوم ما تم اختيارك ووضعت في مركب فى النيل |
İç Güvenlik Bakanlığı böyle bir olasılık üzerindeki kayıp tahminlerini faks çekiyor. | Open Subtitles | ووكالة الأمن القومي سترسل احتمالات الضحايا في حالة ما تم إطلاق الصاروخ |