| Bence bu işin içinde. San Francisco uçağı yolcuları 38. | Open Subtitles | مساعد الدكتور حونيز مايزال حيا واعتقد انه متورط في الامر |
| Sadece bir his belki, ama işin içinde olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | قد يكون مجرد شعور لكنني اعرف انه متورط في ذلك |
| - Bu işe karışanları bulacağız. - Herkes bu işin içinde. | Open Subtitles | علينا أن نجد المتورطين في هذا أي أحد متورط في هذا |
| Uyuşturucu işine karışmış, şerefsiz bir polisten bahsediyorum. | Open Subtitles | أنا أتحدث عن شرطي متورط في تجارة المخدرات |
| Kyle için endişeleniyoruz, Declan ve sen, anlamaya çalıştığımız konulara dahil olmuş gibisin. | Open Subtitles | داكلين , نحن قلقي على كايل ويبدوا أنك متورط في كثير من الأمور نريد فهمها عنه |
| Bu soruşturmada gördük ki Şerif, davaya alışılmadık şekilde müdahil olmuştu. | Open Subtitles | لقد ظهر من خلال التحقيق ان المأمور كان فعلاً متورط في هذه القضية, مما لم يكن طبيعياً |
| Bayağı büyük işlere bulaştığını söylüyorlar, baba. Fotoğraflar var ellerinde. | Open Subtitles | يقولون أنك متورط في شيء خطير يا أبي, لديهم صوراً |
| Zaten işin içindesin, başından beri. | Open Subtitles | انت ايضا متورط في كل هذا |
| Ya bir Amerikalı da bu işin içindeyse? | Open Subtitles | ماذا لو كان هناك شخص أمريكي متورط في هذا؟ |
| - Dinle kimse bu işe karıştığını öğrenmeyecek. | Open Subtitles | لن يعرف أحد أبدا أنك متورط في هذا الأمر |
| O bir kıyamet fanatiği. Bence bu işin içinde. | Open Subtitles | مساعد الدكتور حونيز مايزال حيا واعتقد انه متورط في الامر |
| Ama Sauvage'ın işin içinde olduğunu söylemiyorsun değil mi? | Open Subtitles | تماماً سيدي لكن انت لا تقصد ان سوفاج متورط في ذلك؟ |
| Sherry Palmer ve işin içinde kim varsa oradan sağ çıkmayacak. | Open Subtitles | شيري بالمر و أي شخص آخر متورط في الموضوع سيكون متورطا في الأمر |
| "Scar" bu işin içinde.Kanıtlar onu gösteriyor. | Open Subtitles | نـحـن مـتأكـدون أن سكار متورط في ذلك , الـشـهـود رأوه |
| Şayet tapınakta Ateş Kaplumbağaları bulunursa o zaman Keşiş bu işin içinde demektir. | Open Subtitles | إن وجدنا السلاحف النارية في الدير فيعني إن القسيس متورط في الأمر. |
| Üzgünüm Şerif, ama oğlunuz bu işin içinde ve onu bulmamıza yardım etmezseniz hem o hem de Stephanie Wilson ölecek. | Open Subtitles | كان يفعل ذلك لكي للتهرب من الكشف أنا أسف , أيها النقيب لكن ابنك متورط في هذا واذا لم تساعدنا في ايجاده |
| Bu işe onun da karışmış olabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | . ونعتقد كذلك بأنه لربما متورط في كل هذا |
| Sonra da bu işe uzaktan yakından dahil olan herkesi öldüreceğim. | Open Subtitles | ثم سأقتل أي شخص متورط في هذا ولو من بعيد |
| - ...bu vakaya müdahil olamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تكون متورط في هذه القضية |
| Kirli işlere bulaştığını gördük. | Open Subtitles | أعني، لقد رأيناه متورط في عمليات مشبوهة. |
| Zaten işin içindesin, başından beri. | Open Subtitles | نت متورط في كل شيء |
| Ya bir Amerikalı da bu işin içindeyse? | Open Subtitles | ماذا لو كان هناك شخص أمريكي متورط في هذا؟ |
| Onun bu işe karıştığını düşünmüyorsun... | Open Subtitles | هل تظنين أنه متورط في القضية ؟ لا ، لا ! |
| Hala korkuyorum çünkü şimdi de adım bir cinayete karıştı. | Open Subtitles | أقصد مازلت خائفاً لأنك تعتقد أنني متورط في جريمة قتل |
| Haneye tecavüze karışan diğer adamlardan biri sizi aradı mı? | Open Subtitles | هل قام شخص آخر متورط في الإقتحام بالإتصال بك؟ |