Biraz hava alsan iyi olur. Seine tarafında biraz yürüyüş yap. | Open Subtitles | أعتقد أنك بحاجة لبعض الهواء خذ جولة مشي على نهر السين |
Himalayalar yürüyüş ayakkabıları için dandik bir hikaye buldun mu? | Open Subtitles | إذاً ألم تختلقي قصّة غبيّة فيما يتعلّق بحذاء مشي جبال الهيمالايا بعد؟ |
Tanrıya şükür, yüksek topuklu ayakkabılarımı çıkarıp Himalaya yürüyüş ayakkabılarımı giydim. | Open Subtitles | حمداً لله أنني خلعت أحذية الكعب وارتديت... أحذية مشي جبال الهيمالايا... |
Duruyoruz, duruyoruz, yürüyoruz, yürüyoruz yürüyoruz, yürüyoruz, su toplamış yeri patlatıyoruz. | Open Subtitles | توقّف، توقّف مشي، مشي مشي، مشي، فرقعة البالونات |
Öyleyse bundan çıkarılan sonuç, büyük bir toplantıdan önce yürüyüşe çıkmanız ve hemen beyin fırtınasına başlamanız. | TED | إذن ما يمكن استخلاصه هو أنه يجب عليك الذهاب في جولة مشي قبل اجتماعك المهم القادم وبعدها ابدأ مباشرة بالعصف الذهني. |
İki büyük kasırga ve "yolu yürümek" kavramı ELAM'ın 1998'de kuruluşunun önünü açtı. | TED | إعصاران كبيران و فكرة "مشي الدرب" كانت سبباً في إنشاء ELAM في 1998. |
Ray ile kısa bir yürüyüş yapmak istiyoruz, değil mi Ray? | Open Subtitles | لا شيء! راي وأنا كُنْتُ فقط أَعتقدُ أَخْذ a مشي صَغير. |
Sadece bir yürüyüş Erica. Evlilik teklifi değil. | Open Subtitles | إنه مشي فقط يا إريكا وليس إقتراح بالزواج |
Pazar günü ise sabah 6'da kalkıp, sonbahar yapraklarının üzerinde yürüyüş. | Open Subtitles | ومن ثم في يوم الأحد ، سنستيقظ في الساعة السادسة صباحاً من أجل رحلة مشي على الأقدام بين الخضرة |
Mark Twain golften "berbat olmuş bir yürüyüş" diye bahsedermiş. | Open Subtitles | أشارَ مارك تواين إلى الغولفِ كما "a مشي جيد أفسدَ." |
Ama en yakın doğum kliniği buraya iki saatlik yürüyüş mesafesinde. | Open Subtitles | ولكن أقرب عيادة ولادة لها تبعد ساعتي مشي. |
Tüm kameralar, Beyaz Saray çimlerinden Başkanın helikopterine kadar yapacağınız yürüyüş boyunca sizi, Camp David'deki mutlu anlarınıza uğurlayacak. | Open Subtitles | وهو سَيَكُونُ جميل مِنْ اللحظةِ آلات التصوير تُصوّرُك مشي عبر عشب البيت الأبيضَ |
yürüyoruz, yürüyoruz, duruyoruz, yürüyoruz... | Open Subtitles | مشي، مشي، توقّف، مشي |
yürüyoruz, yürüyoruz, yürüyoruz. | Open Subtitles | مشي، مشي، مشي، مشي |
Geceleri yazarım ve şafak sökerken, uykuya dalmadan önce ...nehir boyunca yürüyüşe çıkarım. | Open Subtitles | أَكْتبُ في الليل، وعند شروق الشمس، آخذُ مشي على طول النهرِ قَبْلَ أَنْ أَذْهبُ للنَوْم. |
Peki, tamam. Üç kız, parkta yürümek gibi, yanlış hiçbir şey yapmazlar. | Open Subtitles | ثلاثة بنات، مشي حقيقي في المنتزه، لا يفعلون أي شيءٍ خاطىء |
Bakın şimdi kim benden Yürü, Yürü, Yürü diye tekrar kaçıyormuş. | Open Subtitles | الآن، أنظري من مشي، مشي ويمشي بجرأة بعيداً عني مجدداً. |
- Gitti efendim. | Open Subtitles | سيدي، مشي خلاص. |
Bar da arabasını bulduğunuz yere yürüme mesafesindeymiş. | Open Subtitles | والحانة تبعد مسافة مشي عن حيث وجدتم سيارته |
Görebildiğiniz gibi, bir Bonobo'nun yürüyüşüyle bir Avustralopitekus'un (tahmini) yürüyüşü arasında pek fazla farklılık yok. | TED | كما ترون لا يوجد الكثير من الفروق، بين طريقة مشي البونوبو والطريقة التي قد يمكن أن يمشي بها الأسترالوبيثين. |
Güneşin ve ayın altında taşların ve kumların üstünde yürüdü. | Open Subtitles | مشي تحت الشمس والقمر فوق الرمال والحجاره |
Bu yolun üzerinde kör yürüyorum Daha yüksek bir yer aramaya | Open Subtitles | مشي أعمى على هذا الطريق بحثاً عن مناطق أكثر ارتفاعاً |
Buradan kasabaya yürüyerek yalnızca altı gün sürer hatırladığım kadarıyla. | Open Subtitles | حوالي ستّة أيام مشي من هنا إلى البلدة ثم سأرده لك |