Ama o kadın, insan hayatında hiçbir deneyimi olmayan bir makineyle hayatına anlam katmaya çalışıyordu. | TED | و لكن تلك المرأة كانت تحاول فهم حياتها مع آلة بدون تجربة في دورة الحياة الإنسانية. |
Fakat seni makineyle yapmaya zorladıkları için o şekilde yaptın. | Open Subtitles | أنت فقط أكملت مهارتك مع آلة لأنّهم أرغموك على فعل ذلك. |
makineyle oynadığın oyun hakkında özel olan nedir? | Open Subtitles | ما الأمر المميز في اللعب مع آلة ما ؟ |
-Hatan, makine ile rekabete girmekti. | Open Subtitles | لا, ,ليس هذا خطؤك. خطؤك هو تنافسك مع آلة |
Senin hatan bir makine ile rekabete girmekti. | Open Subtitles | خطؤك هو تنافسك مع آلة |
Odamı fotokopi makinesiyle paylaşınca inandırıcı işler çıkarmak pek kolay olmuyor. | Open Subtitles | من الصعب إنجاز الأعمال وأكون معقولة ، بينما أتشارك المكان مع آلة التصوير |
Süt sağma makinesiyle vücudundaki bütün spermi çekiyorlar. | Open Subtitles | أنها تمتص السائل المنوي من جسمك مع آلة حلب. |
Eğer X-Işını makinesi ile bir haftamı burada geçirseydim gene de bir şey bulamazdım. | Open Subtitles | بامكاني تمضية اسبوع هناك مع آلة أشعة دون ان اجد شيئا |
Ruhsuz bir ölüm makinesi ile uğraşıyoruz saf hayvan iç güdüleri ile bezenmiş. | Open Subtitles | إننا نتعامل مع آلة قتل عديمة الرحمة تقودها غريزة حيوانية خالصة |
Sersem bir obur makineyle baş edebilirim. Yine bana bakarak söyledin. | Open Subtitles | سأتمكن من التعامل مع آلة الأكل الطائشة |
Bunu kimse bilemez. Peter muazzam güçlü bir makineyle etkileşim kurdu. | Open Subtitles | لا يمكنها أن تعرف هذا لقد تفاعل (بيتر) مع آلة بطاقة هائلة |
Kiminle değil, neyle. Bir makineyle oynuyorum. | Open Subtitles | ليس "من" بل "ماذا", إنني ألعب مع آلة |
Sabah çim biçme makinesiyle Dominikli biri geldi. | Open Subtitles | أجل، حضر ذاك الرجل الدومينيكي صباح اليوم مع آلة جزّ العشب. |
Görebildiğim kırıklar, balyalama makinesiyle uyumlu. | Open Subtitles | الكسور التي أراها متناسقة مع آلة الضغط |