| Evlat, benim serçe parmağımda bile ondakinden fazla büyü var. | Open Subtitles | ماذا يا فتى أنا لدي الكثير من السحر في إصبعي |
| Willow. Bahse varım büyük bir büyü hazırlıyorsundur. Glory'i kurbağa yap. | Open Subtitles | ويلو , أراهن بأن لديك بعض من السحر الأسود أجعليها ضفدعة |
| Ve bazen azıcık bir sihir aptalca bir kararı bambaşka bir şeye dönüştürebilir. | Open Subtitles | وأحياناً القليل من السحر يمكنها إتخاذ قرار غبي وتحوّله إلى شيء مختلف تماماً |
| sihir kolay olacak diye bir şey yok. Kontrol etmeyi öğrenmen gerek. | Open Subtitles | ليس المقصود من السحر أن يكون سهلا أنت بحاجة إلى تعلم السيطرة |
| Belki temizlik yapacak vaktimiz olurdu. Will büyüyle temizleyebilirdi. | Open Subtitles | ربما سيكون لدينا الوقت الكافي لننظفه لو ويلو استخدمت بعض من السحر |
| Daha önce hiç yaşamadığım bir büyüsü vardı. | Open Subtitles | لقد كان له هذا النوع من السحر لا أعتقد أنني قد جربته قبل ذلك. |
| Ben, bu büyünün, ne olduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | هل فهمتى هدفى ؟ أنا لا أستطيع أن أفهم أىنوع من السحر هذا حبيبتى |
| sihrin harika dünyasına hoşgeldiniz. Umarım bende AIDS yoktur. | Open Subtitles | مرحباً بكم في العالم الرائع من السحر أتمنى أن لا نصاب بالإيدز |
| Tamam, bu Kitap o bize karşı kullanabileceğiniz büyü bir yüzyıl yetmeyecek tutar. | Open Subtitles | حسناً هذا الكتاب يحوي قرون من السحر التي ممكن أن يستخدمها ضدنا عظيم |
| Ne kadar çok büyü kullanırsak, iblisler bizi o kadar çabuk bulur. | Open Subtitles | يجب أن نستخدم مزيدا من السحر على الأرجح سنجد كثيرا من الشياطين. |
| büyü tarafından yaratıldı, Majesteleri ve onu sadece büyü öldürebilir. | Open Subtitles | لقد ولد من السحر سيدى ولن يتم قتله الا بالسحر |
| Bu han bir çeşit büyü engelleyici tarafından korunuyor olmalı! | Open Subtitles | لا بدّ أن هذه الحانة محميّة بواسطة نوع من السحر |
| Bir tür büyü ile, ruhu, o tuvali sığınak olarak kullanıyor. | Open Subtitles | من خلال نوع ما من السحر روحه تستخدم تلك اللوحة كملاذ |
| Biliyorum, bu karışımda çok fazla sihir var: doğru insanlar, doğru yer, doğru zaman. | TED | نعلم أن هناك الكثير من السحر في هذا الخليط: الكثير من الأشخاص المؤهلين، في المكان والوقت المناسبَيْن. |
| Gizemli sihir kutusunun asıl olayı da şuydu: 15 dolara 50 dolarlık sihir alın. | TED | وكانت الفرضية وراء صندوق الغموض السحري ما يلي : 15 دولار تشتري لك 50 دولار من السحر. |
| 3'ten büyük sayılara ad verilmemiş diller konuşan bazı eski toplumlarda, insanların bu tür bir sihir kullandığı düşünülüyor. | TED | في الواقع، نعتقد أن القدماء الذين يتكلمون اللغات التي لا تتضمن أرقام أكبر من ثلاثة استخدمو هذا النوع من السحر. |
| Görüyorsun, bu yaşlı adamın üzerinde hala biraz sihir kalmış. | Open Subtitles | أترى، ذلك الرجل العجوز لايزال لديه بعضاً من السحر. |
| Ama ben gerçekten inanırsam, kağıt da elime gelirse bu sihir gibi olur derdim hep. | Open Subtitles | اننى أذا أمنت بذلك فربما يحدث ذلك ذلك سيكون نوع من السحر |
| Bu yaratığın, Griffin'in büyüyle yaratıldığını ve sadece büyüyle yok edileceği söyleniyor. | Open Subtitles | هناك من يعتقد أن هذا المخلوق , هذا الغريفين مخلوق من السحر , والسحر فقط من يستطيع قتله |
| Büyüye karşı büyüyle savaşmak gerekir Tristan. | Open Subtitles | جالهاد,لابد من السحر لمقاتله السحر,تريستان |
| Sendeki büyüyle yardım edebilirsin? | Open Subtitles | أنت. أنت لديك ذلك النوع من السحر بداخلك؟ |
| Krypton büyüsü ile ayıracaksın öyle mi? Bu sefer kuralları esnetmelisin. | Open Subtitles | دعني من السحر الكريبتوني، يجب أن تغيّر قوانينك هذه المرة. |
| İkincisi, büyünün hiçbir türü gerçek değildir, yani uyandırmayacağız. | Open Subtitles | ثانيا لا يوجد شىء او اى نوع من السحر لم اخمنه |
| İnsanlar sinemada ağlamaklı olduklarında bunun nedeni, o karanlık salonda sihrin, altın dokunuşunu gerçekleştirmesidir çok kısa bir süreliğine. | Open Subtitles | عندما يبكي الناس في الأفلام هي بسبب ذلك المسرح المظلم التجمع الذهبي من السحر قد لمس |