| utanılacak bir durum değil. Sadece iki kat eğlenceye ulaşmanın yolu. | Open Subtitles | لا شئ نخجل منه فقط نحصل على مرح مضاعف بهذة الطريقة |
| utanılacak hiçbir şey yok. Bu kapakların altında hepimiz vahşiyiz. | Open Subtitles | لا شيئ نخجل منه خلف هذا القناع من التحضر ، جميعنا متوحشون |
| Babam güçlerimizin utanılacak şeyler olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لكن ابي يقول دائما ان قوتنا ليست شيء نخجل منه |
| Sen de öylesin ve eğer Utanacak hiçbir şeyimiz yok gibi davranacaksak o zaman öyle davranalım. | Open Subtitles | انت تحت التحقيقات ايضا ولو كان علينا ان نمثل كما لو يكن هنا شيئا نخجل منه اذا لنمثل كما لو يكن هناك شيئا نخجل منه |
| Herkes bilir ki utanmamız gereken tek şey vücudumuzdur. | Open Subtitles | يعلم الجميع أن الشيء الوحيد الذي ينبغي أن نخجل منه... هو أجسادنا |
| - Ne dediklerini bilmiyorlar. - Bu bir yalan. Ve bizim utanılacak hiçbir şeyimiz yok. | Open Subtitles | انها لا تزال كذبة لم يحدث شيء نخجل منه |
| Hey, bunda utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | هيلا هيلا هيلا، شيء 'ما نخجل منه. |
| Ama babam güçlerimizin utanılacak bir şey olmadığını ve bizi özel yaptığını söyler. | Open Subtitles | لكن ابي يقول دائما ان قوتنا ليست شيء نخجل منه -قوتنا تجعل منا فريدين |
| utanılacak bir şey değil ki bu. | Open Subtitles | فمن أي شيء من أجلك ما نخجل منه. |
| Ahlaki yönden utanılacak bir şey yapmıyoruz. | Open Subtitles | أخلاقيا، ليس هناك ما نخجل منه |
| Utanacak çok şeyimiz var. | Open Subtitles | نحن لدينا الكثير مما نخجل منه. |
| Utanacak hiçbir şeyimiz yok. | Open Subtitles | ليس لدينا ما نخجل منه |
| - Utanacak bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | لا يوجد لدينا ما نخجل منه |
| Bu utanmamız gereken bir konu değil. | Open Subtitles | -هذا ليس شيئًا نخجل منه . -تلك بداية حياتنا معًا . |