| Kendimi suçluyorum. Bu konuşmayı çok daha önce yapmalıydım. | Open Subtitles | أنا ألوم نفسي، وجب أن نخوض هذا النقاش منذ وقت طويل |
| Eğer sizinle aynı görüşte olsaydım, Bu konuşmayı yapıyor olmazdık. | Open Subtitles | إن كنتُ موافقاً على ما تقوله، لما خُضنا هذا النقاش معاً |
| Buradan çıkış yolu bulana kadar bu tartışmaya son vermeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نوقف هذا النقاش لحين أن نجد طريقةً للخروج |
| Bu konuşma burada bitecek. Bir restorana gitmek istiyorum. | Open Subtitles | ـ لن نخوض هذا النقاش ـ أنني أود الذهاب للمطعم |
| Herkes inanılmaz sıkılmıştı, çünkü bu tartışma üç hafta sürdü. | TED | وقد أصاب الجميع نفور فظيع في الواقع، لأن هذا النقاش استمر لمدة ثلاثة أسابيع. |
| bu konuşmaya hiç katkın olmayacak mı? | Open Subtitles | اليس لديك اى شىء تشارك به فى هذا النقاش ؟ |
| bu konuyu onunla tartıştık zaten bir de seninle tartışmak istemiyorum. | Open Subtitles | لقد خضت هذا النقاش معها مسبقا، ولا أريد خوضه معك مجددا. |
| Üzgünüm, Bu konuşmayı çoktan yaptık. | Open Subtitles | بني، أنا آسف، لقد أنهينا هذا النقاش من قبل |
| Yani, burada oturup Bu konuşmayı yaptığımız için çok mutluyum sabahın 3:00 ünde, ya da saat her kaçsa. | Open Subtitles | أعني، أنني سعيدة لجلوسنا هنا و تبادل هذا النقاش في الثالثة صباحاً أو مهما يكن الوقت |
| Seni ve o pisliği. Şimdi Bu konuşmayı hiç olmamış varsayıyorum. | Open Subtitles | أنت و هذا الوغد القبيح و أنا سوف ننسى أن هذا النقاش قد حدث |
| Tanrım! Bu konuşmayı seninle yapmayacağım. | Open Subtitles | يا إلهي، بالتأكيد لن أخوض معك في هذا النقاش |
| Dün gece, eğer seks yaparsak Bu konuşmayı yapmayacağımıza söz vermiştin. | Open Subtitles | لقد وعدتني الليلة الماضية أننا إذا مارسنا الجنس، فلن نخوض هذا النقاش |
| Görünen o ki Bu konuşmayı yapmaya hazır değilsin. | Open Subtitles | حسناً, من الواضح أنكِ لستِ مستعدة لخوض هذا النقاش |
| Bence biraz tarafsız, niceliksel düşünme bu tartışmaya gerçekten çok şey getirebilir. | TED | واعتقد أن بعض الهدوء والمنطق الكمي قد يجعلنا نصل جدياً لاتفاق عظيم في هذا النقاش |
| Hava çok soğuk ve bu tartışmaya şu an devam etmek için bana göre çok inatçısın. | Open Subtitles | إن الجو بارد للغايه و أنتِ عنيده للغايه بالنسبه لى لأُكمل هذا النقاش الآن. تى.إس.إيليوت كان مخطئا. |
| - Peki, tamam. Pekala. Ama bu tartışmaya bu akşam devam edeceğiz. | Open Subtitles | ولكننا سنكمل هذا النقاش مساءاً بتناول بعض المشروبات |
| Bu konuşma burada bitecek. Bir restorana gitmek istiyorum. | Open Subtitles | ـ لن نخوض هذا النقاش ـ أنني أود الذهاب للمطعم |
| Bu konuşma burada bitecek. Bir restorana gitmek istiyorum. | Open Subtitles | ـ لن نخوض هذا النقاش ـ أنني أود الذهاب للمطعم |
| Ayrıca bazılarına göre iklim krizinde çocuklar hakkındaki bu tartışma başka bir gezegenden gibi görünebilir. | TED | ويعد هذا النقاش عن الأطفال والأزمة المناخية بالنسبة للبعض كما لو إنه جاء من كوكب آخر |
| Ethan, eminim Stella'nın bu konuşmaya dahil olmaması gerekiyordur. | Open Subtitles | إيثان، أنا لست متأكدة أنّ ستيلا لا ينبغي أنْ تكون جزءاً من هذا النقاش. |
| İnsanlar bazen yüzde 100'ün çok zor olacağını düşünüyorlar ve biz de şirkette bu konuyu konuştuk. | TED | الناس تعتقد أحياناً أن 100٪ ستكون صعبة، و كان لدينا هذا النقاش في الشركة. |
| PISA bu tartışmayı değiştirdi ve erken çocuk eğitimini Almanya'daki kamu politikasının tam merkezine oturttu. | TED | قام برنامج پيسا بتغيير هذا النقاش ووضعت تعليم الأطفال الصغارفي مركز أولويات السياسة العامة بألمانيا. |
| Ve sonra, bu tartışmanın, benim çevremde coğrafi sınırlar çizdiğini düşündüm. | TED | وبعدها بدأ هذا النقاش برسم حدود جغرافية حولي |