| Dünya için bunu değiştiremem. Bir arkadaş olarak konuşuyorum. | Open Subtitles | لن أغير هذا من أجل العالم أنا أتحدث إليك كصديق. |
| Seni korumak için bunu yaptığını söyledi, yoksa kendini öldürtecekmişsin. | Open Subtitles | قال أنه هذا من أجل حمايتك أو أنك كنت ستتسبب بمقتل نفسك |
| Kabul görmek için bu kadar bedel ödemeye gücümüz yetmez. | TED | لا يمكننا أن ننفق كل هذا من أجل الدخول في معية الرب. |
| Yani bunca şeyi Şeker Kang için mi yapıyorsun? | Open Subtitles | ..إذا تقومين بكل هذا من أجل رجل الحلوى كانغ؟ |
| İşler kızışıyordu. Bu herkesin güvenliği içindi. Herkesin güvenliği için. | Open Subtitles | كانت الأمور تزداد حدة كان هذا من أجل سلامة الجميع |
| "Ekose Orospuları" denen İskoçyalı bir grup feminist için o. | Open Subtitles | كان هذا من أجل حركة نسائية في اسكوتلندا " كانت تدعي " تارتس اوف تارتان |
| Bir oda yüzünden tüm bunları bir kenara mı atmak istiyorsunuz? | Open Subtitles | هل تريدان فعلاً أن تخسرا كل هذا من أجل غرفة ؟ |
| Bu yalan benim için miydi, yoksa Delphine için miydi? | Open Subtitles | أكان هذا من أجل مصلحتي أم من أجل مصلحتها ؟ |
| İkimizin iyiliği için konuşuyorum. Alınmaca gücenmece yok, tamam mı? | Open Subtitles | هذا من أجل مصلحتنا لذلك، لا تأخذ الأمر بشكل شخصي. |
| Şimdi soru şu Sevdiğin kız için bunu yapacak cesaretin var mı? | Open Subtitles | السؤال هو أتجرؤ على فعل هذا من أجل الفتاة التي تحبها؟ |
| Sadece 17 yaşındaydı, kendisinin olmayan bir bebek ve... kendisini aldatan kız arkadaşı için bunu yaptı. | Open Subtitles | كانفيالـ17, و فعل كل هذا من أجل ابن ليس ابنه و لصديقة خانته |
| Biz bir aileyiz ve Christian için bunu yapmayacaksan eğer... | Open Subtitles | نحن دوماً وقفنا معاً كعائلة و إن لم تفعل هذا من أجل كريستن |
| Evet, birçok fakir aile para yardımı için bunu yapıyor. | Open Subtitles | حسناً، الكثير من الأسر الفقيرة تفعل هذا من أجل الدعم المادّي. |
| Komplo teorilerini aşılamak için bunu kullanamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تستخدم هذا من أجل نصائح نظريات المؤامرة. |
| Daha iyi bir kafeteryada yemek yiyebilmek için bu köklü şirketi satacaklar. | Open Subtitles | وكل هذا من أجل يتناولوا طعامهم في مطاعم أرقى |
| Üzücü haberlerimizi iletmek için bu programı, bir 767 uçağının yere çakıldığı LaGuardia Havaalanı'ndan aldığımız haberle kesiyoruz. | Open Subtitles | نحن نقاطع هذا من أجل بعض الأخبار من مطار لاغورديا حيث اضطرت الطائرة رقم 767 لـ للهبوط الحطامي |
| Bu cep telefonum için, bu laptopum için, bu erotik masaj aletim için ve bu da özel bir şey için. | Open Subtitles | هذا من أجل هاتفي النّقال، هذا امن أجل حاسوبي النقال، هذا من أجل مدلّكي الجنسي، وهذا من أجل شيء شخصي |
| Yo. Yani bunu keyif için mi yaptığını söylüyorsun? | Open Subtitles | اوه ، لا ، هل تقصدين أنكِ تفعلين هذا من أجل التسلية |
| Sence bunu kendi keyfim için mi yapıyorum? | Open Subtitles | أتعتقدى أنني أفعل هذا من أجل ارضاء ذاتي؟ |
| Yoksa, maymunlar gibi böbürlenip, göğsünüzü yumruklamak için mi? | Open Subtitles | أم هذا من أجل إنكم تتعاظمون و تضربون مؤخراتكم مثل حفنة من القردة؟ |
| Bu sadece çocukları okula götürmek içindi. | Open Subtitles | وكان هذا من أجل إصطحاب الأطفال للمدرسة فحسب |
| "Ekose Orospuları" denen İskoçyalı bir grup feminist için o. | Open Subtitles | كان هذا من أجل حركة نسائية في اسكوتلندا " كانت تدعي " تارتس اوف تارتان |
| Hepsi de sana çalmanda yardım ettiğim yakıt hücreleri yüzünden. | Open Subtitles | كل هذا من أجل خلايا الوقود الذي ساعدتك في سرقته |
| Bu yalan benim için miydi, yoksa Delphine için miydi? | Open Subtitles | أكان هذا من أجل مصلحتي أم من أجل مصلحتها ؟ |
| Sadece onun iyiliği için yapıyormuş gibi davranma... çünkü öyle yapmıyorsun. | Open Subtitles | لكن لا تتظاهر أنك تفعل هذا من أجل خاطرها لأنك لست كذلك |