Belki bunların birazını hayal etmişsindir ama tamamen çılgın değilsin. | Open Subtitles | مهلاً، ربما حلمت ببعض من هذا ولكنك لست مجنوناً تماماً |
Bak, bunlara inanmanı anlayabiliyorum ama sen sıyırmış bir vaizsin. | Open Subtitles | انظر، أعرف أنك تُصدق كل هذا ولكنك واعظ فقد صوابه |
ama buradasınız çünkü yetkililer bu yolculukta tanıdık bir yüze ihtiyacımız olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | أقدر لكم هذا ولكنك هنا لأن السلطات تعتقد اننا نحتاج لوجه مألوف فى هذه الرحلة |
Biliyorum bunu duymak istemiyorsun ama sen gerçekten iyi bir yazarsın. | Open Subtitles | أعلم أنك لا تريد سماع هذا ولكنك معلق ماهر جداً |
Pekâlâ dinle, aslında bunu yapmak istemiyordum ama bana başka seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | حسنٌ , لم أكن أرغب بفعل هذا ولكنك لم تتيحي لي أي بديل آخر |
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama aileni görmek için eve gitmeden önce hep böyle oluyorsun. | Open Subtitles | اسمعى ، لا اريد ان اقول هذا .. ولكنك دائما تفعلى ذلك عندما تكونى فى الطريق لزيارة اهلك |
ama gerçekten senin bir aptal olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | معظم الناس كانت تفتكر هذا ولكنك لست غبياً |
Hatılıyorsun ama söyleyemedin işte, değil mi? | Open Subtitles | انت تتذكر هذا ولكنك لاتستطيع ان تنطق بها اليس كذلك ؟ |
Şaşkın bir bakış ama siz beni anladınız. | Open Subtitles | من الغريب تخيل هذا, ولكنك تفهمين ما أقصد. |
Biliyorum, ama bir kez daha artık çalışmak istemediğini söylemiştin. | Open Subtitles | أعرف هذا ولكنك من قال أنك لا تودين العمل |
Kusura bakma ama, bir cafe'de çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنا آسف لأنى ساقول هذا ولكنك تعمل فى مقهى |
Kusura bakma ama, bir cafe'de çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنا آسف لأنى ساقول هذا ولكنك تعمل فى مقهى |
Bayan Salisbury, izinsiz girdiğimiz için bizi affedin ama Kralın emriyle siz ve aile üyeleriniz tutuklusunuz. | Open Subtitles | سيدة ساليسبري سامحيني لإقتحامي هذا ولكنك وأفراد عائلتك معتقلون |
Elbette tanıyorum. Farkında olmayabilirsin ama muhteşem güçlere sahip bir adamsın. | Open Subtitles | بالطبع أعرفك ، لربما لم تدرك هذا ولكنك رجل لديك قوى هائلة |
- Karın teklif etti. - ama sen de mutluluktan uçarak kabul ettin. | Open Subtitles | زوجتك عرضت علي هذا ولكنك تقبلتي هذا بسعادة |
Sonra sen yapacak başka bir şey buldun. | Open Subtitles | ومن ثم وجدها هذا ولكنك وجدت شيئاً آخر لتفعلينه |
Normalde bunu kimseye söylemezdim ama sen benimle en karanlık sırlarını paylaştığın için söyleyeceğim. | Open Subtitles | عادة لا يُقال هذا ولكنك أخبرتيني بأعمق وأسوأ ...... أسرارك لذا |
ama sen özel bir parçasın. | Open Subtitles | نعم , المميز النموذح هذا ولكنك |
Bunu yapmaktan nefret ediyorum fakat restoranın vergisinden sen sorumlusun. | Open Subtitles | حسنٌ، يشق علي قول هذا ولكنك... كنت مسئولاً عن ضرائب المطعم. |