| Küresel taşımacılık sistemine yıllık 10 milyar dolarlık zarara sebep oluyor. | TED | وتسبب خسارة قدرها 10 مليار دولار سنويا نتيجة للإنقطاع الذى تسببه فى نظام النقل عالميا. |
| Cihazın ve ortamının oluşturduğu ısı, zamanla sabit diski manyetiksizleştirir, optik cihazdaki rengi bozar ve kayan geçitlerde güç sızıntısına sebep olur. | TED | الحرارة المولدة من الجهاز وبيئتها سوف تحرر مغنطت القرص الصلب أخيرا تجرد الدهان من الاجهزة البصرية وتسبب تجرد الشحنة في البوابات العائمة |
| Şu biyolojik soruyu sorduk: Bu davranışa sebep olan olaylar nelerdi? | TED | فنطرح السؤال البيولوجي: ما الذي حدث وتسبب في هذا السلوك؟ |
| O yüzden Shisui'yi öldürüp, gözlerini alıp kendi klan üyeleri arasında anlaşmazlık çıkartıp sonra da böyle bir vahşete neden oldu. | Open Subtitles | .. ولهذا السبب قام بقتل شيسي وأخذ عينيه .. وتسبب في نشوء قتال بين إخوته وفي النهاية . تسبب بهذه المجزرة |
| Bu sik yalayıcı bizi ele verdi ve Mr. Brown'la Mr. Blue'nun ölmesine neden oldu. | Open Subtitles | لقد ابلغ الشرطة وتسبب بمقتل السيد براون والسيد بلو |
| Bir elektrik santralini parçaladı. Tren kazasına neden oldu. | Open Subtitles | لقد مزق محطة القطار وتسبب في تحطيق القطار |
| Kırıkların ağrıyan tendonarınıza girmesine izin verin "akut akondroplazi"ye sebep olması için. | Open Subtitles | دع القطع الزجاجية تمزق أوتار كاحلك وتسبب لك التهاب |
| Bazı maddeler, çocuğunuzun nefes borusunu uyarıp hava kanallarının şişmesine ve kasılmasına sebep oluyor. | Open Subtitles | المنبهات تنشر خلايا في ممرات ابنك الهوائية لتطلق مواد تسبب التهاباً في مجاري الهواء وتسبب انغلاقها |
| İlk atışta adamı vurup kanın camın içine püskürmesine sebep olmuş. | Open Subtitles | الطلقة الأولى تضرب المنزل وتسبب تبقبق الدم داخل السيارة |
| Erkek arkadaşının tavşanı, Elm sokağında ufak çaplı bir trafik kazasına sebep olmuş. | Open Subtitles | أرنب حميمك نجح بالوصول لشارع إلم, وتسبب في حادث مروري |
| 65 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan ve dinozorların yok olmasına sebep olan bir meteor vardı. | Open Subtitles | قبل 65 مليون سنة، كان هناك كويكب الذي ضرب وتسبب الديناصورات انقرضت للذهاب. |
| Borç kapısını kapatır ve mülk fiyatlarının düşmesine sebep olur. | Open Subtitles | وتغلق باب الاقتراض وتسبب انخفاض في أسعار الملكية |
| Şirkete, tatlandırıcılarının kansere sebep olduğu yönünde suçlamalar varmış. | Open Subtitles | هناك إدعاءات بأن الشركة تستخدم بدائل للسكر وتسبب السرطان [مواد اصطناعية تعطي طعم السكر] |
| Pervane CO2 katmanını dağıtarak patlamaya sebep olabilir. | Open Subtitles | COالمروحة من شأنها أن تزعج مستوى 2 وتسبب بثوران البركان |
| Tanya salıncaktan düşüp kolunu kırmıştı alçısı ise okuldaki tüm çocuklar arasında heyecana sebep olmuştu. | Open Subtitles | تانيا) قد كسر ذراعها) بعد سقوطها من الأرجوحة وتسبب فريقها فى إثارة الحماس بين الأطفال الآخرين فى المدرسة |
| Sonra da hastamızın üstüne geçti, bakteriyi hastaya bulaştırdı, perikardite neden oldu. | Open Subtitles | تنقل إليه البكتيريا وتسبب التهاب شغاف القلب |
| Mr. Brownla Mr. Blue'nun ölmesine neden oldu. | Open Subtitles | وتسبب بمقتل السيد براون والسيد بلو |
| Adamlarımı öldürdü, kendininkilerinin ölmesine neden oldu. | Open Subtitles | قتل رجالي، وتسبب في مقتل كثير من رجاله |
| Jesse Michael kovulmana ve hayatının mahvolmasına neden oldu. | Open Subtitles | (مايكل) دمر حياتك وتسبب بطردك لقد كان يحاول القيام بشئ جيد |
| O kardeşimizi yaraladı ve ölümüne neden oldu! | Open Subtitles | لقد شوه اخينا وتسبب بقتله |