| Çünkü düşünmeye çalışıyorum, tamam mı? beni sen bu duruma soktun. Kapat şunu. | Open Subtitles | لأني لا استطيع التفكير واريد أن أجد حلا لهذه المشـكلة التي وضعتني فيها |
| Ama beni ve ülkeyi çok zor bir duruma soktun. | Open Subtitles | ولكنك وضعتني انا وهذا البلد في موقف في غاية الصعوبة |
| Çünkü dün beni tam Noel havasına soktun. | Open Subtitles | جيد، لأنك ليلة أمس وضعتني بمزاج جيد للأجازة |
| - beni aptal yerine koydun. - Bak,sana asla zarar gelmesini istemedim. | Open Subtitles | ـ وضعتني في الأعلى ـ أنصت, لم أردّ لك أن تصاب بأذى |
| Sadece beni ve kardeşlerimi tehlikeye atmakla kalmadın bir de masum insanların hayatını tehlikeye attın. | Open Subtitles | ليس فقط وضعتني أنا وأخواتي في خطر ولكنكَ خاطرت بأرواح بريئة كيف أمكنك هذا؟ |
| Vücudumu ilaçla doldurdun ve o morg çekmecesine tıktın. | Open Subtitles | لقد ملأتني بالعقاقير... و وضعتني في درج للموتى. |
| beni bu belaya soktuğun ve belimi kaydırdığın için kıçını tekmeleyeceğim. | Open Subtitles | داي داي سأبرحك ضربا لقد وضعتني في هذه الفوضى و كسرت ظهري |
| beni bir ikileme soktun. | Open Subtitles | لقد وضعتني في موقع محرج لأنني معالج وأريد المساعدة |
| beni bu tekneye soktun havaya uçurmam için ikna ettin ama o koduğumun düğmesine basınca kutudan bir bayrak çıktı. | Open Subtitles | وضعتني على هذا القارب وأبلغتني بتفجيره وعندما ضغطت زر التفجير |
| beni bu tekneye soktun havaya uçurmam için ikna ettin ama o koduğumun düğmesine basınca kutudan bir bayrak çıktı. | Open Subtitles | وضعتني بهذا القارب وأقنعتني بتفجيره وعندما ضغطتُ الزرّ اللعين، ظهرت لي راية |
| beni bu yola sen soktun, bana başka çare bırakmadın. | Open Subtitles | الصندوق الذي وضعتني به لم تتركي لي الخيار |
| beni bu hâllere soktun bu yüzden ben de emir veriyorum. | Open Subtitles | أنت وضعتني في هذا الوضع لذا سأرجع عن القرار |
| Tessa, kardeşimle çıkmaya başladığın zaman beni çok kötü bir duruma soktun. | Open Subtitles | تيسا عندما بدأتي تواعدين أخي وضعتني في موقع حرج جداً |
| Ama beni işin başına koydun, ve benden başka kimse zencilerimi kamçılayamaz! | Open Subtitles | لكنك وضعتني مسئولا هنا و لن يجلد أحد الزنجي سواي |
| beni gruba koydun, çünkü benim bir şeyler yapabileceğimi biliyordun. | Open Subtitles | ما أقولة, أنك وضعتني معهم لأنك تعرف أنه يمكنني أن أجعل شئٌ ما يحدث |
| beni orada köşeye attın. | Open Subtitles | لقد وضعتني في موقف محرج هناك ما الذي يجب أن اقوله، "لا"؟ |
| Ben senin kızınım ve sen beni buraya tıktın. | Open Subtitles | أنا إبنتك، وأنت من وضعتني هنا. |
| Tehlike için ödediğin sigorta parası olarak düşün, ayrıca beni aylardır içine soktuğun etik olmayan durumumdan bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | اعتبره اجر للخطر والوضع الغير الاخلاقي الذي وضعتني فيه خلال اشهر كثيره |
| - Kıç kırbaçlamak diye buna derim ben! - Başıma iş açtın. | Open Subtitles | هذا ما ادعوه بالحركات الداعرة لقد وضعتني في هذا المازق |
| Neden beni zavallı kızın önünde zor duruma sokuyorsun? | Open Subtitles | لماذا وضعتني في هذا الموقف أمام تلك الفتاة الصغيرة الفقيرة |
| annem bu konuda hiç konuşmazdı. Ve geçen yıl beni o okula koydu. | Open Subtitles | لم تتحدث أبداً عن الأمر ، ثم وضعتني العام الماضي في تلك المدرسة |
| beni koyduğun o çöplükten anlaşılmıyor pek. | Open Subtitles | هذا غير واضح بسبب المكان الذي وضعتني فيه |
| Ben dişlerimi fırçalarken, her zamanki gibi ilaçlarını içtin ve her zamanki gibi beni yatağıma yatırdın ve her zamanki gibi çığlıklar atarak uyandın. | Open Subtitles | لقد تناولتهُ بينما كنتُ أنظّف أسناني كما في كلِّ يوم، ثمّ وضعتني في السّرير كما في كلِّ يوم |
| Biliyor musun, ben sekiz yaşımdayken, annem beni reklamlarda oynatmış. | Open Subtitles | أتعلمين؟ عندما كنت في الثامنة امي وضعتني في الإعلانات التجاريه |