fakat benim için özgünlük "rahatlık" demek değil. | TED | ولكن بالنسبة لي، الأصالة لا تعني الارتياح. |
fakat Mary’e göre bu miting farklı. | TED | ولكن بالنسبة لمريم, فهذا الاجتماع مختلف. |
Bunlar kolay şeyler gibi görünüyor fakat bize yani organizatörlere göre, hepsi inanılmaz derecede zordu. | TED | تبدو هذه كأشياء بسيطة، ولكن بالنسبة لنا، نحن المنظمين، كانت تكلفة الأمر علينا باهضة. |
Bana göre, şu an ahududu ve krema kokuyorsun Ama bir cadıya göre, kesinlikle iğrenç kokuyorsundur. | Open Subtitles | بالنسبة لي رائحتك مثل التوت و الكريمة ولكن بالنسبة للساحرة فرائحتك مثيرة للاشمئزاز تماماً |
Ama bir kadında top gibi bir göbek seksi duruyor. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة للمرأة فأنها تبدو مثيرة للغاية |
Şirketler için ise, müşterileri ve potansiyel müşterileri ile ilgili bilgi sağlar. | TED | ولكن بالنسبة للشركات، إنها تقدم رؤى حول الزبائن والعملاء المحتملين في الهند. |
Ama geri kalanınız için sizinle zamanımı boşa harcamış olduğumu gösterenler içinse sadece şunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة لبقيتكم أولئك الذين اكتشفوا |
fakat, geometrik işaretler dediğimiz soyut şekiller beni sanatı araştırmaya çeken şey oldu. | TED | ولكن بالنسبة لي، كانت هذه الأشكال التجريدية، ما نسميها أشكال هندسية، السبب في دراستي الفنّ. |
fakat yaklaşmayı gösteren bilgisayarın görsel parçası hazır değil, hala onun üzerinde çalışıyoruz. | TED | ولكن بالنسبة للجزء الحاسوبي الخاص بالتعرف على الوجوه على حسب المزاج، فمازلنا نعمل على ذلك الجزء. |
fakat bunun için konuşmanızda, arama ve kurtarma amaçlı yan proje olarak bahsettiniz. Ve onun burnunda bir kamera var. | TED | ولكن بالنسبة لهذا، لقد ذكرت في حديثك كمشروع ثانوي، البحث والإنقاذ، ولدى الروبوت كاميرا على مستوى أنفه. |
fakat arkadaşım Daniel için, yapay zekânın bu sistemlerde hayat değiştirici bir etkisi var. | TED | ولكن بالنسبة لصديقي دانيال، تأثير الذكاء الاصطناعي على تلك الأنظمة هو نقطة تحول. |
fakat alzheimer ve bunama rahatsızlığı olan milyonlarca insan için güçlendirilmiş hafızanın farkı, yalnız bir yaşam ile saygın ve ilişki kuran bir yaşam arasındaki farktır. | TED | ولكن بالنسبة إلى الملايين الذين يعانون من مرض الزهايمر والخرف، الفارق الذي تستطيع الذاكرة المطورة أن تحدثه هو فارق ما بين حياة العزلة وحياة الكرامة والاتصال. |
Bizim beyaz ışık algımız yanlış ve aşırı basitleştirilmiştir, fakat bizim işlememiz için yeterince iyidir. | TED | إنّ تصورنا للضوء الأبيض خاطئ وبسيط بشكلٍ مفرط، ولكن بالنسبة لنا فهو جيدٌ للعمل بما فيه الكفاية. |
Ama bir orka için sadece 120 kilo saf protein. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة للأوركا فهي عبارة عن 120 كيلو من البروتين الصافي |
Ama bir oğlanın kız gibi görünmesi alçaltıcıdır çünkü kız olmanın alçaltıcı olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة للفتى بأن يبدو مثل الفتيات , ذلك شيء مهين لأنك تعتقد بأن كونك فتاة لشيء مهين |
Ama bir insan, daha iyisini yaşayamaz bence. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة لبشرية، لا أتخيل أن الأمر يمكن أن يكون أفضل من هذا |
Ama bir çocuk için bu kuyrukluyıldız bir nebze bile korkutucu değildi. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة لطفل واحد لم يكن المذنب مخيفاً أبداً |
Birçoğu başaramaz, başaranlar için ise buna benzer başka iş yok. | TED | والكثيرون لايحالفهم النجاح، ولكن بالنسبة لهؤلاء الذين ينجحون، ليس هناك عمل آخر يضاهي هذا العمل. |
Benim için ise hayatımın en büyük macerasından önceki gece. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة لي فهي آخر ليلة قبل أروع مغامرة في حياتي |
Senin içinse sadece komik bir kelime, keko ya da salatalık turşusu gibi. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة لك، إنها.. مداعبة.. مثل جنية الكعكة أو المخلل |
Bill içinse sadece işlerine zarar verecek biriydi. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة لـ(بيل)... أعتقد أنها لم كانت سيئة للعمل |