| Bu konuda bir şey canımı sıkıyor. | Open Subtitles | يوجد شيء ما يزعجني لقد فتشتُ حاسوب الفتى |
| İşini zorlaştıracak şeyler yapmış olabileceğimi düşünmek çok canımı sıkıyor. | Open Subtitles | يزعجني أن أفكر أنه ربما فعلت بعض الأشياء الصعبة من أجلك. |
| Gündüzleri bunu pek hissetmiyorum ama geceleri beni hayli rahatsız ediyor. | Open Subtitles | لا يأتيني هذا الشعور في الصباح و لكنه يزعجني في الليل. |
| Eski ortağımın, yüksek rütbeli olması beni rahatsız ediyor mu? | Open Subtitles | هل يزعجني ما اذا كان سريكي السابق اعلى مني رتبه |
| Yeterince büyük bir kızdı. O şekilde çığlık atması gerekmiyordu. sorun değil baba. | Open Subtitles | الفتاة ليست صغيرة وليس عليها أن تصرخ هكذا لا بأس، أبتاه لم يزعجني ذلك |
| bu gerçekten de benim canımı sıkan birşey: Eğer tartışmak savaşsa, kaybederek öğrenmek gibi üstü kapalı bir denklem var. | TED | هذا الشيء يزعجني حقاً: إن كان الجدل حرب، فهناك معادلة ضمنية معادلة التعلم مع الخسارة. |
| - Bu yüzden bu durum beni hiç rahatsız etmiyor. | Open Subtitles | لذا أعتقد بأن هذا لا يزعجني على كل حال لا |
| Bu konuda çok açık ve sıkça konuşan annemi de üzüyor. | Open Subtitles | هذا يزعجني و يزعج أمي أيضا و التي تعلق على هذا الموضوع بتكرار و حيويه |
| Wyatt, belki sen yıllardır kafamı kurcalayan bir soruya yanıt verebilirsin. | Open Subtitles | وايت أيمكن أن تجيب على سؤال يزعجني منذ سنوات |
| Bu ikiyüzlülük beni rahatsız etti, bu yüzden doktora tezimi uluslararası uyuşturucu kontrolü üzerine yazdım. | TED | هذا الرياء بقي يزعجني ولذلك كتبت أطروحة الدكتوراة عن المكافحة الدولية للمخدرات |
| İşte, bu tür aptal bir genelleme benim canımı sıkıyor. | Open Subtitles | أرأيتي؟ هذا هو إطار التعميم الغبي الذي يزعجني |
| canımı sıkıyor çünkü arkadaşımın partisinde yapıyorsun bunu. | Open Subtitles | إنه يزعجني لأنك تتصرف هكذا . بحفلة صديقتي |
| LinkedIn'de sadece %85 tamamlandım ve bu canımı sıkıyor. | TED | أنا فقط ٨٥٪ مكتمل في "لينكدإن" و هذا يزعجني |
| Eski ortağımın, yüksek rütbeli olması beni rahatsız ediyor mu? | Open Subtitles | هل يزعجني ما اذا كان سريكي السابق اعلى مني رتبه |
| Bunu atmak beni rahatsız ediyor ama saklamak da çok rahatsız ediyor. | Open Subtitles | كم يزعجني أن أقوم برمي هذه. و كم يزعجنى اكثر الاحتفاظ بها. |
| Fakat yine de bu fiziğe ilişkin kültürel algımızda yer almamakta ve bu beni rahatsız ediyor. | TED | ومع ذلك فهذا ليس متضمناً في تصورنا الثقافي عن الفيزياء، وهو ما يزعجني. |
| sorun, bu ofise girdiğim andan beri, beni yavaş yavaş, o ahlaksız kuyunun içine çekmiş olman. | Open Subtitles | يزعجني أنه منذ أن دخلت لهذا المكتب سحبتني لأعماق بالوعتك الأخلاقية |
| Tatlım, yalnız yatmak istiyorsan benim için sorun değil. | Open Subtitles | مهلا ، العسل ، فإنه لا يزعجني إذا كنت ترغب في النوم وحده. |
| canımı sıkan bunlar değil. Ne biliyor musun? | Open Subtitles | الآن,هذا لا يزعجني أتعلم ما الذي يزعجني؟ |
| canımı sıkan da bu Bay Garrison. İfademi değiştirmişler. | Open Subtitles | هذا ما يزعجني , السيد جاريسون لقد غيروا أقوالى |
| Belki de en iyisi budur. Evde beni kimse rahatsız etmiyor. | Open Subtitles | ربما الوضع أفضل هكذا لا أحد بالمنزل يزعجني |
| Benim canımı pek sıkmıyor ama annemi çok üzüyor bu durum. | Open Subtitles | ذلك لا يزعجني حقًا، لكن أمي كل شيء واقع برأسهَا. |
| Rahibe Jennifer, uzun süredir kafamı kurcalayan bir şeyi sorabilir miyim? | Open Subtitles | إذاً ، أيتها الأخت جينفير هل يمكنني أن أطرح عليك سؤلاً يزعجني كل الوقت ؟ |
| Tüm hayatım boyunca beni rahatsız etti çünkü sürekli ondan kaçtım. | TED | كان يزعجني طيلة حياتي لأني كنت أركض منه. |
| beni asıl endişelendiren ise, gelecekte ben hâla burada olup, sende işsiz olacaksın. | Open Subtitles | ما يزعجني هو أنه في المستقبل سأظل أعمل هنا وأنت ستظل بلا عمل |
| Size yardımcı olmayı isterdim... ama çocuğum beni yılbaşından beri sinir ediyor. | Open Subtitles | ...أود مساعدتك لكن لكن طفلي يزعجني منذ عيد الميلاد |
| Bu haritada beni rahatsız eden, bu köşedeki Konfederasyon bayrağı. | Open Subtitles | أجل, ما يزعجني في الخريطة هو العلم الإتحادي في الزاوية |