Ama genç bir erkeğe kapalı yumrukla dokunduğunda şüphe ifade edermiş. | Open Subtitles | ولكن إذا ضرب الذكر الأصغر بالقبضة المغلقة فهو يعبر عن الشك |
Tanrı'nın kendisini güçten ziyade güçsüzlük içinden ifade ettiğini öne sürdüler | TED | مقترحين أن الرب يعبر عن نفسه من خلال الاستكانة, أكثر مما يفعل من خلال القوة. |
Bakış açısını etkileyici bir biçimde ifade etse de, hiçbir şekilde ikna olmadım. | TED | بينما كان يعبر عن وجهات نظره ببلاغة، ظللت غير مقتنع. |
Eminim burada oluşunuzdan mutludur, nasıl ifade edeceğini bilmese bile. | Open Subtitles | مؤكد أنه سعيد لوجودك هنا حتى لو لم يعبر عن هذا |
Tam olarak duygularımı ifade edecek bir şey. | Open Subtitles | شىء ما شخصى، يعبر عن عمق مشاعرى و عواطفى |
Ama sorun o nasıl ifade edeceğini bilmiyor. | Open Subtitles | ولكن المشكلة أنه لا يعرف كيف يعبر عن حبّه لكِ |
Biçim burada içeriği ifade etmek için yer almaz. | Open Subtitles | القالب هنا ليس أمراً سهلاً يعبر عن محتوى واضح |
Aşırı şımartılmış ve kendini ifade etmeye cesaretlendirilmiş. | Open Subtitles | لقد كان متخم بالأكل ومتشجع أن يعبر عن نفسه. |
Ve o, artik askini incelikle ifade ediyor. | Open Subtitles | و الآن بما أنه يعبر عن محبته من خلال الرقة |
Daha çok düşünür oldu, kendini ifade eder oldu. | Open Subtitles | نعم, ويبدو أنه بالفعل يفكر طويلا و يحب أن يعبر عن نفسه |
Herkes eşsizdir. Bu eşsizlik kendini ifade etmek için vardır. | Open Subtitles | كلّ شخص فريد من نوعه هذا التفرد يجب أن يعبر عن نفسه |
Tek bildiğim hiçbir yere gitmiyorum ve mahrum edildiğim çocukluğuma olan özlemi ifade eden bir Leydi Gaga kıyafeti seçtim. | Open Subtitles | كل ما أعرفه , هو أنني لن انقل إلى أي مكان و لقد اخترت مظهر لايدي قاقا و الذي يعبر عن الإشتياق إلى الطفولة |
Hayatını kurtarmak için olsa bile duygularını ifade edemez. | Open Subtitles | هو لا يقدر ان يعبر عن شعور كي ينقذ حياته |
Cadılar Bayramı yaklaştığından, gruptaki herkesten hayatta bulundukları yeri ifade eden bir kostüm giymesini istedim. | Open Subtitles | حسنـا، مع حلول موعد عيد القديسين، طلبت من الجميع في المجموعة أن يرتدوا أي زيٍّ يرون أنه يعبر عن حـالتهم في هذه الحياة. |
Bazen içsesin kendini ifade etmek istiyor ve 40 yılda bir ruhun sahneye çıkıyor. | Open Subtitles | احياناً الصوت الداخلي يريد ان يعبر عن نفسه وكل مدة يحدث هذا كل مدة تأتي روحك لكي تعزف |
Öyle ki kapitalizmin inkarını açık açık ifade ediyor ve kendi yıkımını finanse etmek için dahil olabilir. | Open Subtitles | وعلى هذا النحو فهو يعبر عن تناقضات الرأسمالية ويمكنه حشد التمويل لتدمير نفسه |
Sizin de buradan anlayacağınız gibi, Bay Tooms, ...duygularını açıkça ifade edebilmiş ve kendi içindeki enerjiyi daha yaratıcı ve yapıcı olmaya yönlendirebilmiştir. | Open Subtitles | السيد " تومز " تعلم أن يعبر عن مشاعره ..و يستثمر طاقته العاطفية و طاقة إبداعه فى الحيل التى يمكن أن يعزز بها من نفسه |
Kendisini ifade edebilmesinin kolaylaşması çok iyi. | Open Subtitles | . من الجيد أنه بدأ يعبر عن نفسه |
Doğru biçimde ifade edemedi. | Open Subtitles | لم يعبر عن الكلام بالشكل الصحيح |
O kendini ifade etmiyor! Seni ifade ediyor, tamam mı? | Open Subtitles | هو لا يعبر عن نفسه هو يعبر عنك أنت. |