| çalışanların ikinci bir ipotek yaptırmaları için ikna mı edeceksin? | Open Subtitles | ماذا ستفعل ؟ هل ستقنع الموظفين بأخذ قروض جديدة ؟ |
| Tamam, virüsü test etmek için çalışanların hepsinden kan örnekleri almalıyız. | Open Subtitles | حسناً، علينا أخذ عينة دم من جميع الموظفين لنفصحهم من الفيروس |
| Bu iş alanında çalışanların ölüme ilginç bir bakış açıları vardır. | Open Subtitles | أولئك الذين يعملون في هذه البيئة لديها تصور للاهتمام من الموت. |
| Nükleer Kontrol Komisyonu'ndan geliyoruz. çalışanların yeterliliğini ölçen süpriz bir test yapacağız. | Open Subtitles | نحن من لجنة تنظيم مانع الطاقة النووية هذا إختبار مفاجئ لمؤهلات العاملين |
| Dolayısıyla çok büyük. Fakat bu bir yıldız işereti (*) ile beraber gelmeli ve yıldız işareti bunun dünyadaki çalışanların üçte ikisini dahil etmez. | TED | إنه ضخم ولكن يجب أن تأتي مصحوبة بهامش، والهامش هو أنه يستبعد ثلثي العمال من العالم |
| Veterinerdeki çalışanların dediğine göre saat 9:15'te bir takside görülmüş. | Open Subtitles | قال موظفي الفندق أنها ظهرت في التاكسي في الساعة 9: |
| çalışanların özgeçmişlerini edinin. Güvenliğin sorun olacağını biliyorlar mı? | Open Subtitles | التحقيات التي جرت على الهويات للموظفين أتضح أن القضية هي الأمن ؟ |
| - Kapı maymuncukla açılmış. Yani çalışanların hiçbiri şüpheli değil. | Open Subtitles | لعلمكم، فُتح القفل الأمامي عنوة، لذا فذلك يستبعد جميع الموظفين. |
| Mevcut çalışanların, gelecekte oluşturacakları borçların mevcut bütçeden çıkması gerektiği gerçeğini kavramamız gerekiyor. | TED | ينبغي أن نعرف حقيقة أن الموظفين الحاليين، والديون المستقبلية التي يتركونها، أن ذلك ينبغي أن يخرج من الميزانية الحالية |
| Halbuki aynı araştırmada, çalışanların yalnız yüzde dördü bu fikre katılıyor. | TED | ومع ذلك، في نفس الدراسة، أربعة في المائة فقط من الموظفين يتفقون مع ذلك. |
| Yapılan son bir araştırma, çalışanların gün boyu fedakarlık gerektiren görevlerde bulunmasının genel üretim anlayışını arttırdığını gösterdi. | TED | تشير دراسة أجريت مؤخرا إلى أن اكمال الموظفين لمهام الإيثار أحياناً خلال اليوم يزيد من إحساسهم بالإنتاجية الإجمالية. |
| çalışanların yenilenmesine bakarsanız bu organizasyonların yarısı çok sayıda mutsuz çalışana sahip. | TED | وإذا نظرت إلى نسبة التسرب الوظيفي، فهي تمثل نصف النسبة الموجودة في المنظمات التي لديها الكثير من الموظفين غير الراضين. |
| Seni çalışanların sekizinci kattaki Noel eğlencesine bekliyoruz. | Open Subtitles | نريدك ان تحضر الى حفل الموظفين بالأعلى فى الطابق الثامن |
| Bir davada zanlı durumundayken öldürülenlerle adalet sisteminde çalışanların mağdur olduğu olayları karşılaştıracağız. | Open Subtitles | سنقارن الجرائم غير المحلولة مع المتهمين بقضايا الاعتداء والضحايا الذين يعملون في النظام |
| Nakliye bölümünde çalışanların çoğu 7 gün 24 saat yakınıyor. | Open Subtitles | اغلب الناس يعملون في الشحن والاستيراد هم يعملون طوال الاسبوع |
| Bu onu harekete geçirebilir. Dahili çalışanların damarlarından örnek alalım. | Open Subtitles | ذلك هو دافعهُ, أقترح أن نفحص كل العاملين هناك وريدياً |
| Çoğunlukla işe yaramaz şeylerden kurtulurdum. Yani orada çalışanların yarısından. | Open Subtitles | ,في الغالي التخلص من النفايات ,التي هي نصف العاملين هنا |
| Bizler, düşük maaşlı çalışanların çok kötü birer mükellef olacağını ve tüm işletmeler için minimum asgari ücreti arttırırsanız, tüm işletmelerin bundan yarar sağlayacağını ve rekabete girebileceğini hatırlattık. | TED | فنحن نذكرهم بأن العمال ذوي الأجور المتدنية يقومون بدفع ضرائب مروعة وهذا عند رفع الحد الأدنى للأجور للشركات كلها، فكل الشركات تستفيد وبعد كل هذا تكون قادرة على المنافسة |
| Bluth şirketindeki çalışanların bana saygı duyması gerektiği gibi biz de doktora saygı duymalıyız. | Open Subtitles | يجب ان نحترمه مثل موظفي الشركة عليهم ان يحترموني |
| Demim çalışanların doğum günlerini tuttuğum listeyi güncelliyordum ve bende sizinkinin olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | لقد كنت أحدث قائمة أعياد الميلاد للموظفين ووجدت أنني لا أملك موعدك |
| Senin eski çalışanların yemek fişi sıralarında beklerken benim ayakkabı almak için 20,000 dolar harcadığımı yazmışlar. | Open Subtitles | يقولون أنى أنفقت 20 ألف دولار لشراء أحذية فى الوقت الذى يسّطف فيه موظفوك للحصول على بونات الغذاء |
| Burada çalışanların en büyük sıkıntısı ulaşım. Arabanız var mı? | Open Subtitles | المشكلة لدى موظفينا هي وسائل النقل هل لديك سيارة ؟ |
| En üst raf da olamaz. Napolyonvari patron çalışanların önünde merdiven kullanmaz. | Open Subtitles | لذا لن يكون الرف العلوي، ورئيس كهذا لن يستخدم أبداً سلّماً أمام موظفيه.. |
| Bu, çözümü için teknik olarak yaratıcılık gerektiren sorundur, ve üstünde çalışanların bakış açılarını değiştirecektir. | TED | وهذا تحدٍ للإبداع التقني ، وسُيغيٍّر ذلك من طريق تفكير الناس الذين عملوا فيه. |
| Eğer çalışanların kendine hakim olamıyorlarsa hiç olmazsa evcil olmalarına dikkat et. | Open Subtitles | إذا كان موظفيك لا يستطيعوا ضبت أنفسهم على الأقل تأكد بأنهم يتحلوا بالأدب يتحلوا بالأدب؟ |
| Kimliği gizli tutulan çalışanların katıldığı anketler değerlendirilerek yapılan bağımsız analizler gösteriyor bunu. | TED | وهذا تحليل مستقل لإجابات موظفين لم يفصحوا عن أسمائهم على استمارات استقصاء. |
| Adam, bir yönetici olarak altında çalışanların ellerinden gelenin en iyisini yapmasını sağlamalısın. | Open Subtitles | أدم , كمُدير يجب ان تتأكد أن موظفينك على المستوى المطلوب |
| Gururlu Çinlilerin çalışanların hikayesini anlatmak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أن نخبر عن تاريخ مجيد للعمال الصينيين |
| Hangi çalışanların soruşturmaya dahil olacağına biz karar veririz. | Open Subtitles | سنقرر من هم زملاء العمل الذين سنجندهم للتحقيق |