| Biz atlı araba üretiyoruz ve ilk motorlu araba şehre girdi. | Open Subtitles | نحن نصنع عربات الأحصنة, وأول موديل من عربات فورد تي, موديلمشهورلفوردبدايةإنتاجه1908 |
| Bizler sadece tüketici değiliz; üreticiyiz: biz karar üretiyoruz, yeni buluşlar üretiyoruz, yeni hayaller üretiyoruz. | TED | لسنا فقط مستهلكين، إننا صناع: نصنع القرارات، ونصنعُ الابتكارات الجديدة، ونصنعُ الأحلام الجديدة. |
| Dört tane fabrikamız var. Bu şeyi ülkenin dört bir yanında üretiyoruz. | TED | حصلنا على أربع مصانع. نصنع هذه الأشياء في كل البلد |
| Ve bir de, sanal turlar gibi mobil uygulamalar da üretiyoruz. | TED | وأخيرا ننتج تطبيقات جوال تضم أدوات إفتراضية تحككي قصصا. |
| Biyonik bilek, diz ve kalça üretiyoruz. | TED | نقوم ببناء كواحل وركب و أوراك إلكترونية |
| Günümüzün karışık dünyasında hayatta kalmak için silahlar ve koruma araçları üretiyoruz. | Open Subtitles | نحن نصنع أسلحة ووسائل دفاع للنجاه منها فى ظل حالة الهرج والمرج التى عليها العالم اليوم |
| Düşmanlarımız bomba üretirken biz buzdolabı üretiyoruz. | Open Subtitles | نحن نصنع الثلاجات بينما يقوم أعداءنا بصناعة القنابل |
| Düşmanlarımız bomba üretirken biz buzdolabı üretiyoruz. | Open Subtitles | ما الخيار الذي لدينا ؟ نحن نصنع الثلاجات بينما يقوم أعداءنا بصناعة القنابل |
| Tamam, ve Okay, üçüncü dünya ülkelerinin gelişmesiyle biz sadece zaman ayarlı bomba üretiyoruz. | Open Subtitles | حسناً ، التطور في العالم الثالث. نحن نصنع فقط قنبلةموقوتة، |
| Kâğıt tabakları yıkayıp, kendi diş macunumuzu üretiyoruz. | Open Subtitles | كنا نقوم بغسل الصحون الورقية و نصنع معجون الأسنان بأنفسنا |
| Ayrıca gıda katkı maddeleri, sabun ve el losyonu da üretiyoruz. | Open Subtitles | نحن أيضاً نصنع محسنات غذائية، صابون، مستحضرات دهن اليدين. |
| Hâlâ sıfırdan madde üretiyoruz ama kitap heyecanlı bir şeyi ortaya çıkardı. | Open Subtitles | ، نحن لازلنا نصنع المادة من العدم لكن الكتاب كشف عن شيء مثير |
| Bugün, özel yapılmış gizli bir kamera üretiyoruz. Mary’nin, iktidar partisinin düzenlediği yıldırma mitingini filme almak için üzerine giydiğinin aynısı. | TED | اليوم, نصنع كاميرات خفية خاصة , كالتي استخدمتها مريم والتي وضعتها في ملابسها لتصوير اجتماع الترهيب للحزب السياسي الحاكم. |
| "X, Y, Z pazarı için aletler üretiyoruz." Yada, "Birinin X yapabilmesi için servisler satıyoruz." | TED | "نحن نصنع الأجهزة للاسواق في س , ص , ع " أو , "سنقوم بتقديم الخدمة لمساعدة آخرين لعمل س " كما تعلمون , أيا كان |
| Bütün bunları tam burada Birleşik Devletler'de üretiyoruz. | TED | فنحن ننتج كل هذا هنا في الولايات المتحدة. |
| Aynı süreç içerisinde 250 bölüm üretiyoruz. | Open Subtitles | في تلك الفترة الزمنيّة نفسها، نحن ننتج 250 حلقة |
| Biz, markette dolapta satılacak bir ürün üretiyoruz ve besbelli her ülkeye ihraç edecek kadar kaliteli. | Open Subtitles | نحن ننتج منتجع ليباع في المتاجر وهو لائق للتصدير لشتى بقاع العالم |
| Ayrıca, biyolojik uzvu saran aynı prensipleri kullanarak dış iskelet yapılarını üretiyoruz. | TED | نقوم أيضاً ببناء هياكل خارجية بإستخدام نفس المبادىء وذلك بإحاطة بالعضو الحيوي بهيكل خارجي |
| Artık, endüstriyel ölçekte, İsrail'de nanoselüloz üretiyoruz. Çok yakında, İsveç'te. | TED | الآن، نحن نقوم بإنتاج النانوسيلولوز بمعايير صناعية في إسرائيل وقريباً جداً، في السويد. |
| Aynı zamanda, birçok şirket gibi, teknoloji trendlerine dayalı ürün üretiyoruz. | TED | كالعديد من الشركات، أيضًا نحن نقوم بصنع منتج يستند على الصيحات التكنولوجية. |
| Tehditleri aramaya yarayan özel teleskoplar üretiyoruz. | TED | إننا نبني تلسكوبات للبحث عن الخطر الذي يتهددنا. |
| Bugünden itibaren aşıyı üretiyoruz ve baş döndürücü bir hızda olacak. | Open Subtitles | بدئاً من اليوم، سنقوم بصنع المصل و هذا سيحدث بسرعه غير مسبوقة. |