| Ama şans eseri, gelmiş geçmiş en kısa soruşturmayı yapmak üzereydim. | Open Subtitles | لكن لحسن الحظ, كدت على وشك أن أشارك في أقصر تحقيق على الإطلاق |
| Çıkmak üzereydim ve şey demek istedim... Sıkı bir gündü. | Open Subtitles | أنا في طريقي للخروج، وأردتُ أن أقول, كان يوماً جيّداً |
| Zaten bütün saçlarımı kaybetmek üzereydim, bu sorulacak şey miydi? | TED | هل ستتحدثين معي عن شعري وأنا على وشك أن أخسره؟ |
| Ben de tam bir ara vermek üzereydim. Kıyafetimin uygun olduğundan emin misin? | Open Subtitles | لقد أوشكت أن آخذ إستراحة هل أنت متأكد بأن الزي مناسب ؟ |
| - Bu komik. Ben de aynı öneriyi yapmak üzereydim. | Open Subtitles | هذا مُضحك ، لقد كنت على وشك تقديم نفس الإقتراح |
| Bir yıl önce ilk manyetik tuz arındırma islemini mükemmellestirmek üzereydim. | Open Subtitles | منذ سنة مضت,كنت علي وشك إنجاز أول عملية تحلية مُمَغنطة |
| Seni aramaları için ekip oluşturmak üzereydim. İyi misin? | Open Subtitles | كنت على وشكِ إرسال فريق بحث هل أنتِ بخير ؟ |
| - Frank, öğle yemeği yemek üzereydim. - Böldüğüm için üzgünüm. | Open Subtitles | يا فرانك ، أنا على وشك تناول الغداء أنا آسف للمقاطعة |
| Şöyle ki... Tam soyulduğum esnada fırlatma rampasına gitmek üzereydim. | Open Subtitles | كنت بطريقي إلى دخول المكوك حيث تعرضت للسرقة |
| Hayatımın en kötü hatasını yapmak üzereydim. | Open Subtitles | كدتُ أن أرتكب أكبر غلطة في حياتي |
| Bu şehirde deredeyse birisiyle evlenmek üzereydim. | Open Subtitles | كدت أن اتزوج برجل من هذه المدينة |
| Ciddi bir fıtıktan dolayı ölmek üzereydim ama o beni yattığım yerden elleriyle iyileştirdi. | Open Subtitles | انا بنفسي كدت اموت ...من تمزق خطير لكن من خلال وضع الايدي فقد شفيت |
| Gerçekten çok üzgünüm ama çıkmak üzereydim. Hoşça kalın. | Open Subtitles | أنا آسفة و لكنني كنت في طريقي إلى الخارج إلى اللقاء |
| Bu sabah beni bulduğunuzda, buluşacağımız yere gitmek üzereydim. | Open Subtitles | عندما وجدتوني في ذلك الصباح كنتُ في طريقي إلى مكاننا الذي نلتقي فيه |
| Ben de seni aramak üzereydim. Oturma odası duvarın için özür dilerim. | Open Subtitles | كنت على وشك أن أتصل بك، أنا آسف على جدار غرفة الجلوس |
| Lütfen inan bana. Dün gece sana söylemek üzereydim, ama... | Open Subtitles | أرجوك صدقيني ، كنت على وشك أن أخبرك الليلة الماضية |
| Kavşaklarda meyve satmak üzereydim. Satma. | Open Subtitles | نعم ،لقد أوشكت على بيع الفاكهة فى قارعة الطريق |
| Samimiyetim için beni bağışla teğmen fakat ben seni bırakmak üzereydim. | Open Subtitles | أغفر لي خشونتي, أيها الملازم لكني أوشكت أن أفشلك |
| - Bu komik. Ben de aynı öneriyi yapmak üzereydim. | Open Subtitles | هذا مُضحك ، لقد كنت على وشك تقديم نفس الإقتراح |
| Tam vazgeçmek üzereydim ki... bir gün orada çalışan bir kadınla tanıştım. | Open Subtitles | ولذلك كنت علي وشك أن أفقد الأمل وفي يوم من الأيام استطعت الوصول للسيدة التي تعمل هناك |
| Kusura bakma, seansa başlamak üzereydim. | Open Subtitles | أسفٌ، أنا على وشكِ بدءِ الجلسة. |
| Oysa şimdi hiç birimizin asla yapamayacağı en yaratıcı projeye girişmek üzereydim: Bir hayatı yeniden kurmak. | TED | ولكن الآن أنا على وشك الشروع في المشروع الأكثر إبداعا الذي يمكن أن يفعله أي منا في أي وقت : إنه إعادة بناء الحياة. |
| Hemen söyle Prens Charles, çıkmak üzereydim ben de. | Open Subtitles | تكلم بسرعة يا امير تشارلز كنت بطريقي للخروج |
| Seni kaybetmek üzereydim. | Open Subtitles | كدتُ أفقد هذا الفتى |
| O iyice saçmalamadan bir sezonu tamamlamak üzereydim. | Open Subtitles | أن أكاد أن أنهي الموسم بدونه شيء جنوني |
| Kafamı musluğun altına dayamak üzereydim ama senin gitmeni bekleyeceğim. | Open Subtitles | كنت بصدد أن أنزل راسي تحت الصنبور لكنني سأنتظر حتى تذهبين |
| Buraya geldiğimizde onu durdurmak üzereydim. | Open Subtitles | كُنْتُ عَلى وَشَكِ أَنْ أَوقّفَه عندما وصلنا هنا |
| Hayatımdaki en büyük serüvene gitmek üzereydim. | Open Subtitles | كُنتُ فى طريقى إلى أعظم مُغامرة فى حياتى. |
| Açlıktan ölmek üzereydim. | Open Subtitles | انا على وشك الاختفاء من هنا انا جائعة جدا |