| Eğer çok aceleniz yoksa. Köprü üzerinde barikat kurdular. | Open Subtitles | إذا لم تكنِ على عجلة من أمرك فهم يضعون حاجز طرق على الجسر |
| Aşka giden yolun tek yönlü olduğunu ve seksin o yol üzerindeki bir barikat olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لأن أساسا، قرّرت هذه الطريقة للحب. . مجرد شارع أحادي الإتجاه، والجنس ليس سوى حاجز طرق. |
| Neden peki? Emrettiğiniz üzere barikat dışında tutuklama yapılmıyor. | Open Subtitles | ألم تأمر بعدم القبض على أحد خارج الحاجز الأمنى |
| Hey, dinleyin birinin burada kalması gerekiyor ve biz barikat üzerinde çalışırken o aracı takip etmeli. | Open Subtitles | مهلا,هناك شخص يجب ان يبقي هنا بالاسفل يشاهد السياره حين نحن نقوم بعمل الحاجز |
| Her ihtimale karşι nehir kιyιsιna adam yolla... sokağa da barikat kur. | Open Subtitles | خذ بعض الرجال واعترضوهم عند مجرى النهر وضعوا بعض الحواجز في هذا الشارع |
| - Grand Sokağı istasyonunda adamlarla korunmuş demir bir barikat koydurdum. | Open Subtitles | عند محطة جراند ستريت يوجد حاجز مصنوع من الصلب |
| Sıraları toplayıp bir köşede barikat kurarlar. Öğrenciler sıraların arkasında saklanırlar. | Open Subtitles | حصر المكاتب في حاجز في الزاوية.الطلاب خلف المكاتب |
| 160 kilometre kuzeyde barikat kurup bu aracı arayın. | Open Subtitles | نريد إنشاء حاجز لـ 100 ميلاً إلى الشمال للبحث عن تلكَ السيارة |
| EU ekibi 3.bölümde barikat kurdu. | Open Subtitles | فرقة الطوارىء ضعوا حاجز طريق في النقطة 3 |
| Polis olay yeri etrafında barikat kurdu. | Open Subtitles | مروحيات الشرطة تحيط المكان لقد قاموا بصنع حاجز حول هذا المركز |
| 200 metre ileride başka bir barikat var. Hedef tekrar sola dönecek. | Open Subtitles | حاجز آخر على بعد 200 متر سينعطف الهدف لليسار مجددًا |
| Hayır,bu barikat bir golf arabasını bile tutamaz | Open Subtitles | لا , هذا الحاجز لا يمكنه الإحتفاظ حتى بعربة الجولف |
| Moriyama'nın gücü tükenirse, barikat ortadan kalkacak. | Open Subtitles | إذا انخفضت قوة مورياما ، فسوف يزول الحاجز |
| Ama Jo, barikat merkezini hedef almak zorundasın. | Open Subtitles | ولكن جو , يجب عليك ان تصطدمى بمنتصف الحاجز |
| Yetkililer bombanın vurduğu 3 bölgeye barikat kuruyorlar: | Open Subtitles | السلطات وضعت الحواجز على مداخل المناطق الثلاث المتأثرة |
| Çok güçlüler. Yapabileceğimiz tek şey kapıya barikat kurmak. | Open Subtitles | إنهم أقوياء جداً ، الشيء الوحيد الذي بمقدورنا فعله هو تحصين الباب |
| -Hayır, kapının arkasına barikat kurdum, asla içeri giremezsin. | Open Subtitles | لا لقد قمت بتحصين الباب لن تدخلي أبدا |
| Kapıya barikat kurun. Pencerelere dikkat edin. | Open Subtitles | حصّن الباب وراقبوا النوافذ |
| Tüm noktalarda çift barikat kuracağız. | Open Subtitles | نحن بصدد اقامه حواجز ثنائيه عند جميع النقاط |
| İki tarafta barikat ve makineli tüfek telleri de var. | Open Subtitles | و به متاريس محصنة بقوة و مدافع آلية على الجانبين. |
| barikat kurun. | Open Subtitles | حصّنوا هذا الباب، حصّنوه |
| Görünen o ki bazı kişileri rehin alıp içeride barikat kurmuş. | Open Subtitles | و يبدو أنه يحتفظ برهائن و تحصن بالداخل |