| Şu an tek yapabileceğim şey yaptığım işe hâlâ inananlara bel bağlamak. | Open Subtitles | وكل ما يمكنني فعله حاليًا هو الاعتماد على أولئك الذين آمنوا بعملي |
| Hayatta kalmamız için senin becerilerine bel bağlamak zorunda olmamamız bir şans. | Open Subtitles | ومن حسن الحظ أننا لسنا مضطرين إلى الاعتماد على مهاراتك للنجاة |
| Ancak bizim gibi insanlar birbirine bel bağlamak zorundadır. | Open Subtitles | ولكن الأشخاص كحالنا عليهم الاعتماد على أنفسهم |
| Bu şeylere bel bağlamak hâlâ hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | ما زلت لا أحب الاعتماد على هذه الأشياء |
| Ama gümüş kurşununuz olursa işte o zaman canavarların iyi yürekliliğine bel bağlamak zorunda kalmayız. | Open Subtitles | ولكن أذ قمتم بصناعة واحدة حسناً , أذن ليس علينا أن نعتمد على لطف الوحوش |
| Evet, şimdi kıvrak zekalarımıza bel bağlamak zorunda kalacağız, Carl. | Open Subtitles | نعم , والآن علينا الاعتماد على براعتنا |
| (Kahkaha)(Alkış) Ya da, sanat içeriği yaratmak için kendime bel bağlamak yerine diğer insanlara dayansam? | TED | (ضحك) (تصفيق) أو ماذا لو ، بدلاً من الاعتماد على نفسي قمت بالإعتماد على الآخرين لإنشاء المحتوى الفني ؟ |
| Manny doğduğunda kimseye bel bağlamak istemediğimden kendi maaşımdan para biriktirmeye başlamıştım. | Open Subtitles | حين ولد (ماني)، لم أرد الاعتماد على أي أحد، لذا بدأت جمع أموال من مرتباتي. |