| Dışarıda çok güçlü bir arkadaşın var hazırlanmak yerine bunu salmanı istiyor. | Open Subtitles | لديك صديق قوي جدا في الخارج إذا إخترت القتال بدلا من التحضر |
| O zaman şanslısın sana iş verebilecek bir arkadaşın var. | Open Subtitles | حسنًا من حسن الحظ أن لديك صديق يسعه منحك عملًا |
| Bana göre hükümetin memuru olmak bir arkadaşın evinde kalmaktan daha onursuz bir olay. | Open Subtitles | أشعر بالقليل من العار في العيش في مسكن أحد الأصدقاء أفضل من أن أنتظر الرواتب الحكومية. |
| Belki bir arkadaşın evini sana verebilir. | Open Subtitles | ربما يقوم أحد أصدقائك بالسماح لك بأستخدام شقته |
| Hem bu şans ile alakalı bir durum değil bir arkadaşın diğer bir arkadaşına yardım eli. uzatmasıyla alakalı. | Open Subtitles | هذا لا يتعلق بالحظ إنه توسع صديق لصديق آخر |
| Ve günün sonunda eğer bir içkin, bir arkadaşın ve 45 dakikan varsa duyacağın şeyin de bu olmasını tercih etmez miydin? | Open Subtitles | وفي نهايةِ كلِّ يوم أليس هذا ما تفضّل سماعه؟ إن كان لديكَ صديق واحد وكأس واحدةٌ وخمسٌ وأربعونَ دقيقة |
| Senin duşa işeyen bir arkadaşın olduğunu bilmesini istemediğin için olabilir mi? | Open Subtitles | هل ممكن أن يكون السبب أنك لا تريدينه أن يعرف بأن لديك صديق يتبول في الدش؟ |
| Bir kere senin 13. yıldan bir arkadaşın yok. | Open Subtitles | لسبب واحد لأنه لم يكن لديك صديق في السنة الـ13 |
| Benim gibi, böyle zor durumlarda sana yardım edebilecek bir arkadaşın olduğu için mutlu değil misin? | Open Subtitles | ألست مسرور لأنك لديك صديق مثلي لمساعدتك على عمل رتيب قاسي مثل هذا؟ |
| Geceyi bir arkadaşın evinde geçirdim derim. | Open Subtitles | يجب ان أخبرهم اني قضيت الليل في منزل أحد الأصدقاء |
| Geçen gece Barselona'dan bir arkadaşın aradı. | Open Subtitles | الليلة الماضية، اتصل بكِ أحد الأصدقاء من "برشلونة". |
| bir arkadaşın şarap tatma partisinde. | Open Subtitles | بحفل تذوّق نبيذ كان يقيمها أحد الأصدقاء |
| Jerry, bir arkadaşın geldi ve senin minibüsü aldığım için çok üzgündü. | Open Subtitles | جيري، مرّ أحد أصدقائك وكان منزعجاً للغاية من أني أمتلك سيارتك. |
| Ne zaman bir arkadaşın hakkında fikrimi belirtsem terapiye olumsuz etkisi oluyor. | Open Subtitles | في كل مرة أعرض فيها رأيي عن أحد أصدقائك فإنها تؤدي إلى مايبدو كتعارض مع العلاج |
| Bu dosyayı isimsiz olarak Adalet Bakanılığı Sağlık hizmetleri Yolsuzluk Birimindeki bir arkadaşın arkadaşına göndereceğim. | Open Subtitles | الاّن أرسل هذا الملف بإسم مجهول بالطبع إلى صديق لصديق إلى وزارة العدل الأمريكية لوحدة مكافحة الإحتيال |
| Orada en azından bir arkadaşın var, Jackson. Arkadaşsınız, değil mi? | Open Subtitles | حسناَ، لديكِ على الأقل صديق واحد هناك جاكسون, أنتم أصدقاء، أليس كذلك ؟ |
| Geçenlerde genç bir arkadaşın bana süpriz bir ziyarette bulundu. | Open Subtitles | صديق لك قام بزياره مفاجئة الى في الاونة الاخيرة |
| Hani Cadılar Bayramı'nda maske takan bir arkadaşın olur da onun sadece gözlerini görebilirsin ve seni tanıdığını hissedersin ama sen onun kim olduğunu anlayamazsın. | Open Subtitles | أتعرف حين ترى صديق في قناع عيد القديسين وكل ما يمكنك رؤيته هو عيناه وتشعر كأنك تعرفه ، لكن لاتقدر على إكتشاف من هو ؟ |
| Hiç şansı yok! Sadece bir arkadaşın arkadaşı. | Open Subtitles | مستحيل، إنه مجرد صديق صديقتي |
| bir arkadaşın ölümcül husumetinden daha büyük bir düşmanlık yoktur. | Open Subtitles | لايوجد عدوٌ أعظم . من العدو الّلدود للصديق |
| - bir arkadaşın kunduz yediğini mi söyledi? | Open Subtitles | احد اصدقائك قال انه تناول قندساً ؟ |
| Aş bunu, yıllar önceydi.Sürtük bir arkadaşın yüzünden | Open Subtitles | تخطي الأمر كان هذا منذ سنوات مع إحدى صديقاتك المنحرفات |
| Sana destek vermeye gelen bir arkadaşın var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي أصدقاء جاءوا معك ليهتفوا لك؟ |
| Bunu senden bir arkadaşın olarak istiyorum. | Open Subtitles | انظر، أنا اطلب منك هذا كصديق. |
| Ama bir arkadaşın ve doktorun olarak, senin yüksek riski olan bir çevrede bulunmana izin veremem. | Open Subtitles | لكن كصديقك و طبيبك , لا يمكنني أن أسمح لك بقضاء الليلة في بيئة خطيره |
| O zaman yeni bir arkadaşın var ve sarışın. | Open Subtitles | حسناً، تعلمين أنه لديكِ صديق جديد وهو أشقر. |