| bir baykuş yanıma kondu ve yavaş yavaş gecenin diğer hayvanları yanıma geldiler. | Open Subtitles | توجهت بومة حكيمة إليَّ ببطىء وفجأة أكثر مخلوقات الليل جاءت لتكون إلى جانبي |
| İçine bir baykuş girmişti. Geceliğin boyun kısmından uçup gittiğini gördük. | Open Subtitles | بومة علقت بها لقد رأيناها وهي تطير خارجه من فتحة الرقبة |
| Daha demin kocaman bir baykuş beni yakından inceledi. | Open Subtitles | بومة ضخمة تستجوبنى بعناية ولم أعرفها إلا منذ دقيقة مضت. |
| Binbaşı kaybolmadan hemen önce bir baykuş sesi duydum. | Open Subtitles | أجل، قبيل اختفاء الرائد بدقائق، سمعت صوت بومة. |
| Tamam, eskiden çalıştığım müzede doldurulmuş benekli bir baykuş buldum. | Open Subtitles | حسناً، وجدت بومة في المتحف الذي كنت أعمل فيه |
| "Tüm öğrencilerde bulunması gereken malzemeler standart boyda kalaylı iki kazan isterlerse, bir baykuş, kedi veya kara kurbağası da getirebilirler." | Open Subtitles | يجب أن يتجهز الطلاب بما يلي... مرجل معدني من الحجم 2 القياسي ويحضرون إذا رغبوا، إما بومة أو قطة أو ضفدع |
| Büyü Bakanlığı'ndan acil bir baykuş geldi ve gitti. | Open Subtitles | لقد تلقى بومة عاجلة من وزارة السحر ورحل فوراً إلى لندن |
| Mezuniyet kepi olmayan bir baykuş gibi... İnsanın kalbini kırıyor. | Open Subtitles | إنه مثل بومة بدون سيارة أجرة للتخرج يكسر القلب |
| Bu sabah ona şahane bir hikaye anlattım ve gözlerini sekse aç bir baykuş gibi üzgün üzgün bana dikti. | Open Subtitles | انا اخبرته بهذه القصة الرائعة هذا الصباح وهو فقط وقف محدقا بي مثل بومة حزينة محرومة من الجنس |
| Sonra çok komik olduğumu söyledi, ben de bir baykuş resmi gönderdim. | Open Subtitles | ثم قال أنني كنت أصيح لذا أرسلت له صورة بومة |
| Meşelerin arasında fare avlayan bir baykuş var. | Open Subtitles | ثمة بومة حظيرة هناك على شجرة البلوط تطارد الفئران. |
| Burada aslında uçan bir baykuş görmüyoruz. | TED | ما نراه هنا ليس مجرد تحليق بومة |
| Ve Katy Perry sabah kahvesini kehribar renkli bir baykuş kupadan içiyor. | TED | و"كاتي بيري" التي تشرب قهوتها الصباحية في كوب بومة كهرماني. |
| Benim güneşimin ışığından rahatsız olan bir baykuş o. | Open Subtitles | إنها بومة أصابها شعاعي لعدة أيام |
| Eğer her seferinde bir baykuş, seksi bir adama döndüğünde bir dolarım olsaydı, ben... | Open Subtitles | إن حصلت على دولار لكل مرةٍ أرى فيها بومة تتحول لرجل مثير، لأصبحت غنيــّ... |
| Homer, uyandığımda bir baykuş yanımdaki yastıktaki bir fareyi yiyordu. | Open Subtitles | (هومر) استيقظت لأرى بومة تأكل فأراً على الوسادة المجاورة لي |
| Evet, yani niyetim kelime oyunu değildi...uçarak derken...bir baykuş olduğuma göre. | Open Subtitles | لا تلاعب بالألفاظ بشأن الطيران ليس مثلي... كـ بومة |
| Bu gezide, kendime bir baykuş almak istedim ama Lois izin vermedi. | Open Subtitles | أردت أن أجلب بومة في هذه الرحلة لكن (لويس) ، لم تدعني |