Bir hizmetli gelir birazdan. bir masanın üstüne koyabilirsin. | Open Subtitles | أعتقد أن النادلة ستجوب المكان ضعها على الطاولة |
Sonra bavulu aldı ve gümüş bir masanın üzerine koydu. | Open Subtitles | فأخذ حقيبتي الكبيرة و وضعها على الطاولة. |
Arabadaki R.E.M. 'den Fransa'nın güneyinde gece vakti bir masanın etrafındaki The National'a. | TED | ومن آر.إي.إم في مركبة إلى مواطن جالساً حول طاولة ذات ليلة جنوبي فرنسا |
Ve yuvarlak bir masanın etrafında Hannah Montana'nın yanına oturdum, ki çoğu zaman sırtı bana dönüktü. | TED | وجلست بجوار هانا مونتانا على طاولة عشاء مستديرة مع ظهرها نحوي معظم الوقت. |
Hepimizi bir masanın etrafına toplamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول تجميعنا كلنا حول مائدة واحدة |
- Aciz mi? - Evet! İşte bu yüzden bu eski karakolda bir masanın arkasında çalışıyorsun. | Open Subtitles | وهذا هو سبب عملك فى وظيفة مكتبية فى هذا المركز |
bir masanın etrafına. Evet, eskiden Noel'de yaptığımız gibi. | Open Subtitles | على نفس المائدة نعم, كما أعتدنا ان نفعل فى الكريسماس |
Sarhoştum ve kızmıştım. Onu bir masanın üstüne çaldım. | Open Subtitles | لقد كنت مغتاظا و سكرانا فدفعته على الطاولة |
Ama onları bir masanın üstüne yatırdığımızda... bir galaksi kadar büyük olacaktır. | Open Subtitles | و لكن ان وضعنا تلك المشاكل على الطاولة فانها ستكون عظيمة بقدر عظمة المجرة و اتساعها |
İçini dışarı çıkartıyorlar ve bir masanın üstüne koyuyorlar. | Open Subtitles | وأنهم قد يخرجون أحشائك ويلقونها على الطاولة |
Cidden Nina, şöyle bir hayal etmeye kalkınca metal bir masanın üstünde oluyorum. | Open Subtitles | حقا نينا عندما احلم بهذا اكون على نوعٍ من الطاولة المعدنيه |
Bir çocuk müzesinde, altı ila sekiz yaşlarında 300 kadar çocuğa bir konuşma yapıyordum ve beraberimde buradakilere benzer bir torba dolusu bacak getirmiş, çocuklar için hepsini bir masanın üzerine yaymıştım. | TED | كنت أتحدث لمجموعة من 300 طفل تقريبا تتراوح أعمارهم بين الثمانية في متحف للأطفال وأحضرت معي حقيبة مليئة بالأرجل تشبه تلك التي ترونها هنا وطلبت بأن توضع على الطاولة للأطفال |
bir masanın arkasında oturmuş 4 ya da 5 çocuk ve en yoksul koşullar altında bile hepsi bu konuyu çok iyi idrak etmişler. çok iyi idrak etmişler. | TED | اربعة او خمسة اطفال يجلسون الى طاولة واحدة، و حتى في هذه الظروف المزرية، كان لهم جميعا فهم جيد للتغير المناخي. |
Beni içeri aldıklarında bir masanın üstüne koyarlar. | Open Subtitles | عندما يُدخلوننى سيضعوننى على طاولة او ماشابه |
Cafe Napoleon'da onu büyük yuvarlak bir masanın üzerine koydular. | Open Subtitles | وضعوه على طاولة مستديرة كبيرة " في مقهى " نابليون |
Onu kafeteryadaki bir masanın altına saklanmış halde buldular. | Open Subtitles | و وجدوها في الكافتيريا مختبِئة تحت طاولة الغداء |
Tatlım, bir masanın üzerindesin ve kukla rolü yapıyorsun. | Open Subtitles | عزيزي، أنت تقف علي طاولة مدعياً بكونك دمية. |
Hepimizi bir masanın etrafına toplamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول تجميعنا كلنا حول مائدة واحدة |
- Evet! İşte bu yüzden bu eski karakolda bir masanın arkasında çalışıyorsun. | Open Subtitles | وهذا هو سبب عملك فى وظيفة مكتبية فى هذا المركز |
bir masanın etrafına. Evet, eskiden Noel'de yaptığımız gibi. | Open Subtitles | على نفس المائدة نعم, كما أعتدنا ان نفعل فى الكريسماس |