| Baş komiser, umarım Bu önemli bir şeydir. Sadece 37 dakikam var. | Open Subtitles | كابتن، أرجو أن يكون هذا هام لديّ موعد نهائي بعد سبعة وثلاثون دقيقة |
| Üzgünüm ama Bu önemli. | Open Subtitles | أنا متأسف , لكن هذا الأمر مهم , أتفهمين ؟ |
| Sonra muhabir geldi. Bir militan değil ve Bu önemli! | Open Subtitles | ثم يأتى مراسل صحفى هو ليس مناضلا و هذا مهم |
| Ve bir müzisyenin kendi tarihini bilmesini çok fazla önemli olduğuna inanıyorum -- bir insan için de, bir ülke için de, insanlar için de Bu önemli. | TED | وأعتقد أن معرفة تاريخك كموسيقي هو أمر مهم جداً إنه مهم كشخص، إنه مهم كبلد، وإنه مهم كشعب. |
| Giulia, konuşmalıyız, Bu önemli. | Open Subtitles | جيوليا، يَجِبُ أَنْ نَتكلّمُ، من المهم أَنْ نَتكلّمُ، |
| Bence bu doğru. Bu önemli çünkü evrimleşmiş cinselliğimiz modern dünyanın birçok boyutuyla çatışma halinde. | TED | أعتقد أن ذلك صحيحا. هذا يهم لأن حياتنا الجنسية في صراع مباشر مع جوانب كثيرة من العالم الحديث. |
| - Önce. - Bu önemli mi? | Open Subtitles | هَلْ يهم ذلك حقا؟ |
| Bu önemli çünkü göremediğiniz şeyi düzeltemezsiniz. | TED | وهذا مهم حيث أنه لا يمكنك إصلاح ما لا تراه |
| Hayır, buna gerek yok. Şimdi, Bu önemli. | Open Subtitles | لا, لا تقلق الآن, ذلك مهم |
| - Bu önemli. - Eminim öyledir, dedektif. | Open Subtitles | هذا هام - أنا متأكدة من ذلك أيها المحقق - |
| Çocuklar Bu önemli, Çocuklar Bu önemli, dinleyin. | Open Subtitles | أنصتوا، هذا هام إنه هام، أنصتوا |
| Dinle beni, Bu önemli. | Open Subtitles | استمع الي ، هذا هام للغايه |
| Dijital bir şekilde kestiğim için üzgünüm ama Bu önemli. | Open Subtitles | ،آسفة على المقاطعة الرقمية لكن الأمر مهم |
| Evet. Bu önemli. | Open Subtitles | الأمر مهم هل يمكنك أن تمنحنا دقيقة ؟ |
| Bak, biliyorum, ama Bu önemli. | Open Subtitles | أعرف، لكن الأمر مهم. مَن هو صديقك؟ |
| Bu önemli, Bay Crawford. Polisler size bir davranış örneği diye bakıyor. | Open Subtitles | و لكن هذا مهم سيد كراوفورد الشرطيون ينظرون اليك لمغرفه كيف يتصرفون |
| Kendi kız kardeşim beni yakalamak isterse Bu önemli. | Open Subtitles | إنه مهم بالنسبة ليّ لأن أختي تحاول الإيقاع بيّ. |
| Ve ben Bu önemli olduğunu düşündüm hakkında biriyle konuşmak önyargılı olmadan ve bu kişi demektir. | Open Subtitles | وأعتقدت أنه من المهم ان اتكلم عنه مع شخص ما بدون تحيز او احكام مسبقة وأنت ذلك الشخص لماذا ؟ |
| Bu işi niye yaptığımıza dair gerekçelerini yitirdiğini biliyorum ama sana söz veriyorum, Bu önemli. | Open Subtitles | اعرف انك فقدت صوابك تسأل لماذا نفعل هذا ولكني اعدك , بأن هذا يهم |
| - Bir noktada, Bu önemli değil. | Open Subtitles | عند نقطة معينة ؛ لا يهم ذلك |
| Ve o kadar da pratik olmayan kaybeden değişkenler var ve Bu önemli çünkü sınırlı kaynaklar dünyasında, aslında aynı ihtiyaçları olan insanlar üzerinde harcamak istemezsiniz. | TED | ومن لم يكن عمليّاً من المتغيرات، سيخسر وهذا مهم لأنه في عالم محدود الموارد، لا يجب هدرها على من لا يحتاجها. |
| Ve kapıyı açık bırak, Bu önemli! | Open Subtitles | واترك الباب مفتوحاً، ذلك مهم |
| Bu önemli çünkü mesafe kat ettiğimizi gösteriyor. | Open Subtitles | هذا أمر مهم لأنه يعني بأنهُ بمقدورنا المضي قدما |
| Ama Bu önemli. Muazzam savaş malzemesi anlaşması skandalındaki rüşvetçi. | Open Subtitles | ولكن الأمر هام,هناك فضيحة حرب عقود تهم الرجل الكبير ويريدك ان تتابعها, |
| Bence Bu önemli, çünkü nasıl bir şeye bulaştığını bilmen gerekiyor. | Open Subtitles | اعتقد انه مهم ان تعرفي ما الذي انت قادمة على فعله |
| Hayır, Bay Bridger. Bu önemli. Dört milyon dolar. | Open Subtitles | لا مستر بريدجر انها مهمة اربع ملايين دولار اروبية |
| Lütfen ciddi olarak cevaplamaya çalış. Bu önemli. | Open Subtitles | رجاءً حاول الأجابة بجدّيّة هذا مهمّ |
| Bu önemli değil. | Open Subtitles | لماذا يكون ذلك مهماً ؟ |