ويكيبيديا

    "fısıldar" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تهمس
        
    • يهمس
        
    • يهمسون
        
    • ويهمس
        
    • يوسوس
        
    • وتهمس
        
    O bizi çevreleyen dünyayı anlar ve bana fısıldar veya parmaklarıma bir titreşim gönderir. TED فهي تفهم العالم المحيط بنا ثم تهمس لي بصوت أو ترسل بذبذبات إلى أصابعي.
    Elektra seni öldürmeden önce kulağına birşeyler fısıldar, derler. Open Subtitles يقولون ان اليكترا تهمس في اذنك قبل أن تقوم بقتلك
    Kursağımız aracılığıyla kadim sesler, bize fısıldar ve neyin doğru olanı söyler. Open Subtitles كما تعلم أنه في داخلنا صوت الزمن يهمس بنا ليدلنا على الحق
    Kabul etmek gerekir ki, hukuk okumaya başladığınızda, kulağınıza bir ses Atticus Finch'in ismini fısıldar. (Ç.N. : Atticus Finch, 'Bülbülü Öldürmek' kitabındaki erdemli avukatın adıdır.) TED اعترف أنك عندما تذهب لكلية الحقوق، يكون خافت ذلك الصوت الذي يهمس في أذنك: "أتيكوس فينش"
    İnsanlar daima garsona doğru fısıldar: "Affedersiniz, üzgünüm, ama kalanları paket yapar mısınız? Open Subtitles الناس دائماً ما يهمسون بذلك إلى النادل: "معذرةً، عليك أن تغلّف بقايا الطعام للكلب، لم أستطع تناوله"
    Kafanın içine girer ve korkunç fikirler fısıldar. Open Subtitles انه يدخل الي رأسك ويهمس بتلك الافكار المريعة
    Bu karanlık sesleri derinden duyarsın fısıldar, fısıldar ve nihayet dünyayı olduğu gibi görürsün. Open Subtitles تلك الأصوات المظلمة في داخلك تهمس .. تهمس وأخيراً ترى العالم كما ينبغي أن يكون
    Başlamamız için önce kulağıma... sapıklığınızın ne olduğunu fısıldar mısınız? Open Subtitles و لنتمكن من البدا باللعبة هل من الممكن أن... تهمس ما هو أنحرافك في أذني
    Kusura bakma, korktuğu zamanlarda fısıldar. Open Subtitles آسف، إنها تهمس لنا عندما يصيبها الذعر
    Dul eşin piyano tuşlarına hüzünle basmasını seyrederken Kate, Bailey'ye fısıldar. Open Subtitles "كايت) تهمس لـ(بايلي)) وهما تراقبان الأرملة" "وهي تعزف بحزن على البيانو."
    Bu adam hep kulağıma fısıldar. Open Subtitles هذا الرجل دائما ما يهمس بها في أذني
    Ve rüyasında oğlunu yanında görür, kolunu tutuyordur ve kulağına şunu fısıldar: Open Subtitles و يحلم أن ولده يقف بجواره ...حاملاً ذراعه و يهمس
    Tanrı bazılarının kulağına fısıldar. Open Subtitles الرب يهمس في أذان بعض الناس.
    Ve bir ses kendisine fısıldar. Open Subtitles وصوت واحد يهمس لنفسه.
    İnsanlar daima garsona doğru fısıldar: "Affedersiniz, üzgünüm, ama kalanları paket yapar mısınız? Open Subtitles الناس دائماً ما يهمسون بذلك إلى النادل: "معذرةً، عليك أن تغلّف بقايا الطعام للكلب، لم أستطع تناوله"
    Ben onlara fısıldarım onlar da bana fısıldar. Open Subtitles المهور. أنا أهمس لهم، و هم يهمسون لي.
    Seni o kollarıyla sarar, ne kadar güzel olduğunu fısıldar. Open Subtitles يعانقك بذراعيه,ويهمس لك كم أنتى جميله
    Sonra Datak baskın yapar, kulağına fısıldar ve birden bilgi akar gider. Open Subtitles إلى أن يتدخل (داتاك) ويهمس في اذنك وفجأةتظهركل المعلومات.
    Çocuğunu büyütür belli bir yaşa getirirsin, sonra Texas gülümseyerek kulağına şunları fısıldar, Open Subtitles ترعى الام طفلها حتى يكبر فتأتي تكساس وتهمس في اذنه وتبتسم له

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد