| Tıpkı iyi bir aktör gibi gerçekten ağladığını veya güldüğünü düşündürtebilir. | Open Subtitles | ـ كممثلٍ بارع ، حيث يجعلك تظن بأنه يبكي أو يضحك |
| Kocamın en son başka bir anneyle birlikteyken güldüğünü gördüm. | Open Subtitles | آخر مرة سمعت زوجي يضحك فيها كان مع ام أخرى |
| Bir daha bana güldüğünü görmeyeyim! | Open Subtitles | تضحك على مرة أخرى وإلا سأدخل إبتسامتك هذه فى حنجرتك |
| Neden güldüğünü anlamıyorum. Sana resmen şişkosun dedim. | Open Subtitles | لا أفهم لماذا تضحك , لقد وصفتك بالسمين للتو |
| Sanki güldüğünü görür gibiyim. | Open Subtitles | لقد كنت أعتقد أنكِ تمزحين بشأن الكلبة ولكنى لم أسمعك تضحكين |
| Onun güldüğünü ilk defa görüyorum! | Open Subtitles | تعرف تلك المرة الأولى التى رأيتك فيها تبتسم ؟ |
| Bazen insanları neye güldüğünü anlayamıyorum bile. | Open Subtitles | احيانا لا اعرف حتى سبب ضحك الناس |
| İşaretin eninde sonunda kaybolacak işte o zaman kimin güldüğünü göreceğiz. | Open Subtitles | علامتك سوف تتلاشى في النهاية وعندئذ سوف نعرف من الذي يضحك |
| Bu yaşa geldin herkesin arkandan güldüğünü bilmiyor musun? | Open Subtitles | دون دون ان تعرف ان الجميع يضحك عليك من وراء ظهرك ؟ |
| Herkesin sana neden güldüğünü biliyor musun, Sam? | Open Subtitles | أتريد أن تعرف لماذا يضحك عليك الجميع يا سام |
| Kimsenin güldüğünü duymadım. Ya sen? | Open Subtitles | حسن ، أنا لم أسمع أي شخص يضحك ، هل سمعت أنت؟ |
| Gerçek anlamda güldüğünü veya ağladığını görmeyeli yıllar oldu. | Open Subtitles | مر وقت طويل مُنذ رأيتك تضحك أو تبكي بشعور عميق. |
| Dinle Sue, öksüz kualaların barınağında kurdele kesme törenine katılacaktım ama geçen gün kızım Chloe'nin internette bir şeye güldüğünü duydum ve videonu gördüm. | Open Subtitles | اسمعي يا سو , لقد تحضرت لمراسم قص الشريط لمحمية يتامى الكوالا و لكنني سمعت ابنتي كلوي تضحك على شيء |
| Bazen de çatı katında oturmuş pırlantalarıyla bize güldüğünü. | Open Subtitles | و احياناً, اتخيلها في منزل فخم تُقطر الالماس و تضحك علينا |
| Babam çatıdan düştüğünden beri böyle güldüğünü görmemiştim. | Open Subtitles | لم أراكى تضحكين بهذة القوة منذ أن وقع أبى من على السطح |
| Uzun zamandır böyle güldüğünü görmemiştim de. | Open Subtitles | فقط انا لم اشاهدك تضحكين منذ فتره طويله |
| Karının öldüğünü öğrendiğinde nasıl güldüğünü gördüm! | Open Subtitles | ! رأيت كل شيء! رأيتك تبتسم عندما إكتشفت أن زوجتك ماتت |
| Bir kişinin güldüğünü duymadınız mı? | Open Subtitles | ألم تسمعوا ضحك تلك الشخصية؟ |
| Tanrının size güldüğünü gördüklerinde, ne şüpheleri varsa hepsi gidecek. | Open Subtitles | ستنتسى أي شكوك لدى الناس عندما يرون القدر يبتسم لك |
| Çoktan beri ilk defa güldüğünü görüyorum. | Open Subtitles | أوتعلمين ، هذه المــرة الأولــى التى أراكِ تبتسمين فيها منذ فــترة. |
| O köpek balığından kurtulmayı başardığım gün, zaten güldüğünü gören olmamıştı. | Open Subtitles | وبعدها، لم تصدر أي إبتسامة منذ ذلك القرش الذي كاد أن يلتهمني |
| - Güzel güldüğünü düşündüm. | Open Subtitles | فكرت أن لديك إبتسامه لطيفه |
| Her sabah uyanınca Fidel'in bize güldüğünü düşünüyorum. | Open Subtitles | عندما أستيقظ كل صباح أظن أن فيديل يسخر منا. |
| Ensign James; bir daha ses çıkardığını, güldüğünü senin ya da Callaghan'ın kıkırdadığını duyardam size şu ikisinden birini veririm; | Open Subtitles | مع الاشارة يا جيمس اذا سمعت احدكم يكركر مرة اخرى ضحكة خافتة واحدة منك او صامتة |
| İki, güzel güldüğünü söyle. | Open Subtitles | اخبرها ان ضحكتها جميلة |
| güldüğünü duydum da. | Open Subtitles | سمعتك تضحين ؟ |
| güldüğünü duyayım. Haydi, güldüğünü duyayım. | Open Subtitles | دعني اسمع ضحكاتك هيا ، اسمعني ضحكاتك |