| O sadece bir günah keçisi. Ben başka birinin peşindeydim. | Open Subtitles | انها مجرد كبش فداء أنا كنت أعني بها شخص آخر |
| İster komplocu ister günah keçisi olsun saldırganlar onu tanıyormuş. | Open Subtitles | متآمرة أو كبش فداء بكل الأحوال هي معروفة لناصبي الكمين |
| Öyle görünüyor ki herkes bir örnek yapılmasını istiyor. Bir günah keçisi. | Open Subtitles | يبدو أن كل شخص أراد ان لا يكون مثال كبش فداء |
| Eşcinsel vatandaşlar gerçek siyasi gündemi dağıtmak için günah keçisi yapıldı. | TED | هؤلاء المواطنين هم كبش الفداء لصرف النظر عن المشاكل السياسية الحقيقية. |
| Bak, sorumlu dedektif bendim. Birine kazığı sokacaksan, al sana günah keçisi. | Open Subtitles | اسمعي، كنتُ المحقّقة المسؤولة، فإن كنتِ تريدين لوم أحدهم فأنا كبش الفداء |
| Senin sağlık sistemiyle bir sorunun vardı ve-- kendine üç tane günah keçisi buldun. | Open Subtitles | لديك مشكلة مع الرعاية الصحية وقمت بإيجاد ثلاثة ككبش فداء |
| Önce kendinize bir günah keçisi bulursunuz, sonra da gerçeklerinizi sırtına yüklersiniz. | Open Subtitles | اولا تبحثون عن كبش فداء , ثم تكيفون الدلائل لتناسب القضية |
| Binanın sonuyla hiç bir ilgim olmamasına rağmen beni günah keçisi yaptılar. | Open Subtitles | ورغم انه لاشأن لى بالتصميم الهندسى , فقد اخذونى كبش فداء |
| Eğer ilerleme kaydedemezsem beni günah keçisi yapacak. | Open Subtitles | وإن لم يتم الأمر، سيقوم بإعطائهم كبش فداء |
| Başından neler geçtiği hakkında hiçbir fikriniz yok. Kendinize başka bir günah keçisi bulun. | Open Subtitles | ليس لديكِ أيّ فكرة عما عاناه جدي لنفسك كبش فداء آخر |
| Eğer bir günah keçisi arıyorlarsa, o fazla boynuzlar pekala biz olabiliriz. | Open Subtitles | إذغ كانوا يبحثون عن كبش فداء فنحن مناسبين لذلك |
| O gün bana ihtiyaç duymuş olmalarının ertesi gün günah keçisi yapmayacakları anlamına gelmediğini biliyorum. | Open Subtitles | اعلم لانهم فقط احتاجونى ذلك اليوم لا يعنى هذا انهم لن يجعلوننى كبش فداء اليوم التالى |
| İnsanlar bir günah keçisi arıyor ve Digital Corner'da buna en uygun olanı. | Open Subtitles | الناس يبحثون عن كبش فداء. و الجوانب الرقمية سهلة المنال. |
| günah keçisi gelir gelmez geri kalanının icabına bakacağım. | Open Subtitles | لطالما هناك كبش فداء فى المكان, سأخذ قسطا كافيا من الراحة. |
| Hayır, az ve öz olarak, eğer bunlar bir şekilde kamuoyuna yansırsa, bu duvarların ötesindeki dünya, bir günah keçisi arayacaktır. | Open Subtitles | كلا، أنا أقول ببساطة أنه إن تم معرفة هذا علنًا بطريقة ما.. فإن العالم سيرغب في كبش فداء.. |
| Bak, sorumlu dedektif bendim. Birine kazığı sokacaksan, al sana günah keçisi. | Open Subtitles | اسمعي، كنتُ المحقّقة المسؤولة، فإن كنتِ تريدين لوم أحدهم فأنا كبش الفداء |
| Vikinglere karşı başarısızlığının günah keçisi olamam. | Open Subtitles | انا لن اكون كبش الفداء لعدم مقدرتك علي صد غزوات الفايكنج |
| İşler ters gitseydi günah keçisi siz olacaktınız, Mösyö Carter. | Open Subtitles | إن ساءت الأمور، أنت يا سيد "كارتر" ستكون كبش الفداء |
| Müdürlerimiz bu olay için günah keçisi çalışmalarının nasıl gittiğini merak ediyor. | Open Subtitles | رؤسائنا يودّون معرفة جهودكِ في ضمان أن كبش الفداء سيقع |
| Olası bir denetlemenin riskini almaktansa günah keçisi olarak size tuzak kurdu. | Open Subtitles | عوضاً عن التعرّض للمخاطر، والمُراجعة المحتملة، فقد أوقعت بك ككبش فداء. |
| Bak, sen de benim yerimdeydin. - Beni yeni günah keçisi yapıyorlar. | Open Subtitles | إسمع يا رجل، لقد كنت في مكاني، إنّهم يجعلونني ملتهم خطاياهم الجديد. |
| Böyle şeyler yüzünden okul topu dikecek. Adamlara günah keçisi lazım. | Open Subtitles | مدارس تنهار بسبب أشياء كهذه يحتاجون لكبش فداء |
| Başkalarını günah keçisi yapma konusunda hayli ustalar orası kesin. | Open Subtitles | لقد أعدوا كبش فداءٍ رائعٍ بلا ريب |
| günah keçisi bulup kendilerini korumak. | Open Subtitles | الإشارة للنقطة التي تغطي رغباتهم |
| Çünkü Andrew, senin harika bir günah keçisi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لأنَ (أندروا) ظنَ أنكَ ستكون الغبي المناسب لألقاء اللوم عليه |