| Güzel yer. Şu-şu nefis kusmuk ve fıstık kokusu var. | Open Subtitles | مكان جميل ، لديه خليط رائحة من القيئ والفستق |
| Dünyadaki en Güzel yer. | Open Subtitles | إنها مكان جميل. المكان الأكثر روعةً في العالم |
| İflas etmiş bir diskonun işletme hakkını aldı. Güzel yer. | Open Subtitles | لقد قام بتاجير ذلك النادي المفلس مكان رائع |
| Güzel yer. Pekâlâ, herkes dışarı. Hadi. | Open Subtitles | مكان لطيف حسناً، فليخرج كُلّ شخص، هيا بنا |
| Zihnini arındırıp bir şeyleri hâlletmek ve biraz da bir şeyler tüttürmek için Güzel yer. | Open Subtitles | مكان جيد لتصفية ذهنك ولتفهمي الأمور وتدخني شيئًا ما |
| Kahrolası bir koridor. Pusu kurmak için Güzel yer. | Open Subtitles | ازدحام لعين مكان جميل لنصب كمين |
| - Güzel yer. - Joon bana çok hoş bir balık verdi. | Open Subtitles | - إنه مكان جميل لقد أهدتك جوون سمك جميل جداً |
| Bu Güzel yer için gitmem mi gerek? Omurganın altındaki dördüncü kemik olmazsa ne olacağını tahmin edersin. | Open Subtitles | هل يجب أن أذهب إلى مكان جميل ؟ |
| Güzel yer ama servis pek iyi sayılmaz. | Open Subtitles | مكان جميل, لكن الخدمة ليست كذلك |
| Bir kalem için Güzel yer, Poe'nun tüm tozunu yutmuş. | Open Subtitles | مكان جميل بالنسبة لقلم "مناسب جداً لـ"بو |
| Ofisi aradım, senin bu civarda olduğunu söylediler. Güzel yer. | Open Subtitles | اتصلتُ بالمكتب وقالوا أنّكَ بالجوار، ياله من مكان جميل! |
| Onca karışık yola rağmen, kolayca bulabileceğiniz en Güzel yer resmen. | Open Subtitles | حسناً, ياله من مكان رائع هذا بلا شك المكان الأفضل في هذه المنطقه لعدة أميال من أي إتجاه |
| Meğerse o Güzel yer ölmek ve zombi gerçeğini öğrenmek için harika bir yermiş. | Open Subtitles | اتضح أنه مكان رائع لتعريض نفسك للقتل و أخذ العلم عن الزومبي |
| - Çok Güzel yer.Hepsi senin değil mi? | Open Subtitles | مكان لطيف جدا. كلة لك، أليس كذلك؟ |
| Ziyaret için Güzel yer fakat... hepimiz burda öleceğiz. | Open Subtitles | مكان لطيف للزيارة ولكن سنموت كلنا هنا |
| Yaşamak için Güzel yer, ama alışmak gerekiyor. | Open Subtitles | هذا مكان جيد للعيش فيه ولكن يجب عليك التكيف |
| Güzel yer seçmişler. | Open Subtitles | نعم، يبدو انهم وضعوه في مكان جيد |
| Güzel yer seçmişsin. | Open Subtitles | موقع جميل |
| Gizli silah işleri için Güzel yer. | Open Subtitles | بقعة جيدة للغاية للقيام بإتفاقيات بيع أسلحة على متنها |
| Görünüşe göre, oymaklara yer kalmadı ama daha bir sürü Güzel yer var. | Open Subtitles | آسف (فرانك) ، لا يبدو أن هناك أماكن شاغرة لفريقك هنا لكن ما زال هناك الكثير من المواقع الجيدة |
| Yabba'nın dünyadaki en Güzel yer olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | هل تعني بأنك لا تعتقد أن يابا أفضل مكان في العالم ؟ |
| Güzel yer. Evet. | Open Subtitles | منزل جميل أجل، أليس كذلك؟ |
| "Trolün kızı, 'Burası yaşamak için hayal edebileceğim en Güzel yer' dedi." | Open Subtitles | نعم هذا أجمل مكان قد أتامل أن اعيش فيه قالت ابنة الغول |
| Güzel yer seçmiş. | Open Subtitles | إنه في موقع جيد |
| Güzel yer. | Open Subtitles | مكانٌ جميل |
| Saklanmak için Güzel yer. | Open Subtitles | مكان جيّد للإختباء |
| Çok yer gezdim ama burası şimdiye kadar gördüğüm en Güzel yer. | Open Subtitles | انا توقعته اجمل مكان زرته ابدا هذا يعني الكثير . |
| Oldukça Güzel yer. Bir sürü güzel kızları var. | Open Subtitles | إنها بلدة جميلة الكثير من الفتيات الجميلات |