| Her şey sizin istediğiniz gibi yapılmak zorunda ve gene de hoşunuza gitmiyor. | Open Subtitles | كل شئ يتم فعله كما تريد بالضبط ثم ، لا يعجبك |
| Önce dinleyin, eğer hoşunuza gitmezse beni attırırsınız. | Open Subtitles | من فضلك ، إستمع أولا , وإذا لم يعجبك , أطردنى خارجا |
| Artık oyun zamanı bitti. Eğer bu hoşunuza gitmediyse kapı hemen orada. | Open Subtitles | لذا وقت المزاح انتهى واذا كنتم لا تحبون هذا فالباب من هناك |
| Seyrettiğiniz şey hoşunuza giderse, düğmeyi sağa çevirin. | Open Subtitles | عندما يعجبكم ما تشاهدوه، لفّوا المقبص إلى اليمين. |
| Estetiği hoşunuza giden bir resmin aslında ne olduğunu bir kez öğrendiğinizde, hâlâ onu sevdiğiniz gerçeğiyle mücadele edebilirsiniz. | TED | وبينما تستمتع بجمال الصورة، بمجرد أن تعلم بالضبط الذي تراه، قد لا تنسى أنها مازالت تعجبك. |
| Eğer hoşunuza gitmiyorsa... gidip bunu yapamayacağını ona söylesenize. | Open Subtitles | إنه يجلس هناك , سيد بيلدنج إذا لم يعجبك هذا لماذا لا تذهب هناك و تخبره أنه لا يستطيع ؟ |
| hoşunuza gidebilecek aktivite soru sormamak olacaktır. | Open Subtitles | حسنا، نشاط واحد ربما يعجبك ألا وهو عدم طرح الأسئلة |
| Arada sırada bu işi sizin yaptığınızı biliyorum. Sanırım hoşunuza gidiyor. | Open Subtitles | لأني أعلم أنه يعجبك أن ترتبه بنفسك أحيانا. |
| İncilin söyledikleriyle sizleri azarlayacağım, eğer hoşunuza gitmezse, bunu Tanrı ile halledin. | Open Subtitles | وحتى أرى ما أفعله سأعطيكم كل الجحيم الذي في الكتاب المقدس وإذا كنتم لا تحبون ذلك من الأفضل لكم إصلاح الامر مع الرب |
| hoşunuza gitmiyorsa ya da yaşam biçimini anlamıyorsanız şöyle düşünün: | Open Subtitles | الأن لو تكرهون ولا تحبون نمط حياتة فقط فكروا في هذا |
| İkiniz de kazacaksınız ve her saniyesi hoşunuza gidecek ya da hoşunuza gidene kadar kazacaksınız. | Open Subtitles | كلاكما سوف يقوم بالحفر وأنتم سوف تحبون كل لحظة تقومون بها أو سوف تقومون بالحفر حتى تنتهوا منه |
| Gördüğünüz şey hoşunuza gitmezse, sola çevirin. | Open Subtitles | وعندما لا يعجبكم ما تشاهدوه، لفّوه إلى الشمال. |
| Düşündüm ki, daha fazla hoşunuza gideni seçer ve siz bunu takarken ben de diğerini takabilirim. | Open Subtitles | اعتقدت أنك بإمكانك اختيار التي تعجبك أكثر |
| Ama eğer spor maçları izlemiyorsanız, belki de "Dancing with the Stars" hoşunuza gidiyordur veya "Top Chef" izliyorsunuzdur. | TED | لكن إن كنت لا تشاهد الرياضة، ربما تحب مشاهدة برنامج " الرقص مع النجوم"، أو تستمتع بمشاهدة "توب شيف". |
| Yaşlandığınızda, maziden bahsetmek hoşunuza gider. | Open Subtitles | عندما تصبح عجوز، تُحب أن تتحدث عن أيام زمان. |
| Eğer olan biten hoşunuza gidiyorsa, yeşili gösterin. | TED | إن أعجبكم ما يقوله فأظهروا اللافتة الخضراء. |
| Umarım bu mola hoşunuza gitmiştir. | Open Subtitles | ارجو ان تكونوا قد استمتعتم بتوقفنا المؤقت |
| hoşunuza gittiği için memnunum. Benim için de eğlenceliydi. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنكما إستمتعتما هل تعلمان، أنا إستمتعت كذلك. |
| Tamam, ben son Noel partimizde yazdığım bir şarkıyı söyleyeceğim. Umarım hoşunuza gider. | Open Subtitles | حسنا سوف أقوم بإنشاد أغنية غنيتها في العيد المجيد الماضي أتمنى أن تعجبكم |
| Ve umarım bu akşam yapacağım büyük duyuru hoşunuza gidecek. | Open Subtitles | وآمل أن تستمتعوا جميعاً بالإعلان الهام للغاية الذي سأعلنه الليلة. |
| Aşırı dar, kesik, balonlu alt pijamam hoşunuza gidebilir. | TED | قد تستمتعون بالبيجاما المقصوصة من الأسفل، وهي ضيقة بطريقة محرجة مع البالونات. |
| hoşunuza gitsin ya da gitmesin, kendime Meksikalı bir sevişme arkadaşı yapacağım. | Open Subtitles | سأجد لنفسي صديق جنس مكسيكي، سواء كنت ترغب في ذلك أم لا. |
| hoşunuza giden bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك طريقة تفضلها لك ؟ |
| Pazartesi antremanda olacaklar hoşunuza gitmeyecek. | Open Subtitles | لن تحبوا ما سيحدث في التمرن يوم الإثنين |